0541 515 1920 | iletisim@tkh.org.tr

Değiştirirse Bu Düzeni Sol Değiştirir!
Değiştirirse Bu Düzeni Sol Değiştirir!

Önümüzdeki seçimler, düzenin ekonomik vepolitik krizine çözüm diye sunulup verili sermaye düzeninin idare biçimdeğişikliğine sıkıştırılmış ve indirgenmiş bulunmaktadır. Bu sunum yanlışolduğu gibi ülkenin ilerici kesimlerini ve emekçileri aldatıcı bir yantaşımaktadır. “Sürdürülebilir düzen” arayışı bugün düzen partilerinin temelortak noktasıdır. Özünde düzenin idare biçimini değiştirerek ülkenin temeltoplumsal ve siyasal sorunlarının değişeceğini beklemek hem ülkenin içindebulunduğu mevcut durum açısından hem düzenin politik bütün aktörlerininniteliği açısından hem de temel sorunların çözümünde gerekli program açısındantemelsiz ve yetersiz bir beklentidir.

Başkanlık rejimi yerine güçlendirilmişparlamenter rejime geçiş ülkenin temel sorunlarının çözümünde sihirli değnek olmayacaktır.Başkanlık sisteminin, verili sermaye düzeninde yarattığı tahribat açık olmaklaberaber tahribatın ana nedeni olarak sunulması asli gerçeklerin üzerini deörtecektir. Komünistler başkanlık rejimine kökten karşıdır, bununla birlikte,ülkenin temel toplumsal, ekonomik ve siyasi sorunlarının kaynağında sermayeninçıkarlarının gözetilmesi, emperyalizme bağımlılık ve gericilik bulunmaktadır.

Önümüzdeki seçimler, ülkenin ve emekçihalkımızın geleceği açısından önemli bir dönüm noktasına tekabül edecektir.Yaşanılan 20 yıllık gerici dönüşümün geriye döndürülmesinin yolu düzeninrestorasyonuyla mümkün değildir. Restore edilmiş düzen, eninde sonundasermayenin, emperyalist tekellerinin ve gerici tahakkümün yenidendüzenlenmesinden başka bir şey değildir. Ekonomiden dış politikaya, eğitimden gericiliğe,temel hak ve özgürlüklerden adalete kadar ülkenin ağır ve temel sorunlarınınçözümü, kaynağına karşı mücadeleden geçmektedir.

Önümüzdeki seçimler, özelde sosyalisthareketin geleceğinde de önemli bir dönemeç olacaktır. Sosyalist hareketin,toplumsal bir siyasal güç haline gelip gelmeyeceği bu seçimlerde alınacak tutumve politikayla belirlenecektir. Düzenin yeniden yapılanmasına ortak olmak iledüzen karşıtı cephenin örülmesi bu süreçte ortaya çıkacaktır.

Emekçi ve ilerici halkın talepleri solbir programla mümkündür

Bugün toplumun büyük bir kesiminioluşturan emekçilerin ekonomik ve politik talepleri ile ülkenin ilericibirikiminin özlemleri sol bir programda karşılık bulabilir. Yoksulluk, geliradaletsizliği, işsizlik, geleceksiz, insanca yaşanacak ücret ve yaşam hakkıgibi ekonomik taleplerden laiklik, özgürlük, eşit yurttaşlık, adalet gibi bütünpolitik talepler 20 yıllık gerici dönüşümün ve AKP’nin temsil ettiği zihniyetve uygulamaların reddiyesiyle mümkündür. Ülkemizin ekonomik, siyasi vetoplumsal temel sorunlarının çözümü ve 20 yıllık tahribata karşı oluşturulmasıgereken alternatif, sermayeye, gericiliğe ve emperyalizme karşı kamucu, laik veemekten yana toplumsal ve siyasal bir programdır. Böyle bir program gericiliğe,emperyalizme ya da sermaye sınıfına prim verilerek yazılamaz.

Düzene yama değil bu düzen değişmelidir!

Sosyalistler, sürdürülebilir ya dayenilenebilir düzen arayışında olamazlar. Sömürü, yağma ve rant düzeninisağından solundan iyileştirmek ya da gerici ve emek düşmanı bu düzeniiyileştirmek devrimcilerin işi olmadığı gibi mümkün de değildir. Kökten birdeğişiklik gerekir: Bu düzen değişmelidir! 20 yıllık karşı-devrimin panzehiriyeni bir Cumhuriyet’in kuruluşudur! Yeni bir Cumhuriyet talebi, sermayedüzeninin yaşadığı kriz ve çürüme söz konusu olduğunda bu ülkenin emekçilerininve ilericilerin somut ve mümkün tek kurtuluş reçetesidir!

Ülkenin sol damarı güçlenmelidir!

Yaşanılan son 20 yıllık süreç siyasetinmerkezini sağa kaydırmıştır. Verili düzen siyasetinin sağcılaşması, laikliğiniğdiş edilmesini, kamuculuk yerine serbest piyasa güzellemesini, bağımsızlıkyerine yatırımcılık adıyla emperyalist tekellerin meşru görülmesini, laikliğinyerine din ve vicdan özgürlüğü adıyla tarikat/cemaat tahakkümünün kabulgörmesini, insanca yaşam ve çalışma hakkı yerine düşük ücretin ve işsizliğindoğal görülmesini de beraberinde getirmiştir.

Siyasetin sağa kaymış eğik düzlemi ancakülkenin sol damarının güçlenmesiyle değişebilir. Bu açıdan, önümüzdeki seçimlerbaşta olmak üzere ülkenin sol damarının güçlenmesi merkeze konulmalıdır. Emekçisınıflarının örgütlülüğün artırılmasının, emekçilerin hak mücadelesinin büyütülmesinin,gençlik ve kadınların mücadelesinin yükseltilmesinin, gericiliğe karşımücadelenin kazanılmasının tek yolu ülkenin sol damarının güçlenmesinden geçer.

Bütün bunlarla birlikte Türkiye’de sol vesosyalist siyasetin güçlenmesi ve 40 yıllık makus talihini kırması içinönümüzdeki en büyük görev sol bir programın toplumda karşılığını oluşturmak, sosyalistsiyasetin örgütlü gücünü artırmak, solu toplumsal bir seçenek haline getirmekve sol bir ağırlık merkezini teşkil etmektir.

Sosyalist bağımsız bir odak inşaedilmelidir!

Ülkenin sol damarı ne düzen muhalefetininne de düzenin sınırlarında gezinen politik çizgilerin gölgesi altındagelişebilir. Düzen muhalefetinin mümtaz temsilcisi CHP’nin destekçisi birkonumlanışla ve Kürt siyasi hareketinin kanatları altına sığınan soluntoplumsal bir siyasal kimlik edinmesi mümkün değildir.

Tersinden sol ülkenin emekçi sınıfları veilerici birikimine yaslanarak kendi hattını açık olarak örgütleyerekgüçlenebilir. Sol, programıyla, siyasetiyle, kadrolarıyla, söylemiyle,toplumsal projesiyle, aydınlarıyla toplumun karşısına hedeflerini açık olarakilan ederek yeni bir derleniş ve çıkış hamlesine başlayabilir, başlamak durumundadır.Bağımsız sosyalist bir odak, yeni bir derleniş ve sinerji zeminidir. Bağımsızsosyalist odağın şekillenmesi, sendikaların, aydınların,  kadın ve gençlik dinamiğinin yeni bir mücadeledönemine başlamasına çarpan etkisi büyük olacaktır.

Sosyalistlerin güç birliğinin başarılıörnekleri vardır

40 yıldır dayatılan ezber bozulmalıdır.Sosyalist güçlerin, kendi bağımsız ve ortak mücadele hattını örmesinin, AKP-MHPiktidarına karşı verilen mücadeleyi zayıflatacağı, etkisizleştireceği,ayrıştıracağı ya da bu mücadelenin etkisiz ve başarısız olacağı tezi galat-ımeşhurdur; toptan reddedilmelidir. Aslında ileri sürülen bu tez, doğrudan solve sosyalist güçlerin kendi bağımsız hattını oluşturmasını değil, CHP ve HDP’yidesteklemenin argümanından başka bir şey değildir. Tersinden bugün güçlü birsol odak olmadığı zaman siyasetin sağa yaslanmış eğik düzleminde AKP-MHPiktidarına karşı mücadelenin etkisi ve başarısı son 20 yıllık yaşanan sürecingösterdiği gibi tartışmalıdır. İnönü’ye “ortanın solunu”, Ecevit’e “sukullananın, toprak işleyenin” sözünü söyleten bizzat ülkenin sosyalist vedevrimci damarıdır! CHP’nin de yüzünü sola dönmesinin, HDP’nin de ikircikli veçelişkili konumundan sola çekilmesinin yegâne yolu, sosyalist bir odağın veçekim merkezinin oluşturulmasıdır. Kabul edilmelidir ki, sosyalistlerin ilke veprogramları ile söz konusu partilerin görüş, söylem ve pratiği arasındabelirgin farklar vardır. Ancak bugün eksiklik, söz konusu partileri desteklemekdeğil, solun kendi bağımsız hattının toplumsal ölçekte örgütlenme sorunudur!

2010 yılında anayasa değişikliğireferandumunda sosyalist güçlerin oluşturduğu “Hayır Bloku” ülkenin AKP ve FETÖeliyle teslim alınmasına karşı verilen mücadelenin başarılı ve doğru örneğiolarak bugün için de örnek alınmalıdır. “Yetmez ama evetçilik”le tarihe geçenliberallerin ihanetinin yaşandığı ve Kürt siyasetinin ‘çözüm süreci’ne kurbanettiği hayır yerine tarafsızlık anlamına gelen boykot tutumu, sosyalistlerinbağımsız odağının politik zemininin ihtiyacını gösteren önemli bir deneyimdir.Yine aynı şekilde Tunceli yerel seçimlerinde gerçekleşen, Ovacık ve sonrasındaTunceli Belediye başkanlığının kazanılmasını sağlayan sosyalist ittifak,başarılı bir çıkış olarak not edilmelidir. Sosyalistlerin güç birliğinin başarılıörnekleri bugüne de fazlasıyla ışık tutmaktadır.

Türkiye sağ bir ittifaka mecbur değildir

CHP’nin başını çektiği Millet İttifakı,bileşenleri, ittifak zemini ve söylemi itibariyle sağ bir ittifaktır. İçindenAKP’yi çıkaran SP’nin, AKP’nin içinden çıkan DEVA ve Gelecek Partisi’nin,MHP’den kopan İP’in parçası olduğu düzen muhalefeti, AKP tarafından temsiledilen zihniyetin, tarihin, pratiğin ortakları ve paydaşlarıdır. Milletİttifakı’nın bugün ülkenin temel sorunlarına, AKP’nin yol açtığı tahribata veAKP eliyle kurulan yeni rejime kökten bir alternatif üretmesi mümkün değildir.Düzenin idari biçimindeki değişikliğinden ibaret bir düzen restorasyonunu önünekoyan Millet İttifakı’nın bugün emekçi sınıfların çıkar ve taleplerini temsiletmesini kimse beklememelidir. Kaldı ki Millet İttifakı’nın neredeyse bütünbileşenleri Avrupa ya da ABD emperyalizmiyle, sermaye sınıfıyla ve gericilikleuyumu vaat etmektedirler. Ülkenin temel sorunlarının çözümünün tek anahtarıolan kamuculuk, laiklik ve anti-emperyalizm ile Millet İttifakı bileşenleritaban tabana zıt bir ideolojik ve siyasal hattı temsil etmektedirler.Emperyalist güçlerin, zamanında AKP’nin ılımlı İslamcılığını parlatması gibi,bugün de ılımlı partnerler olarak Millet İttifakı’nın bazı bileşenlerini öneçıkarması yeni trenddir. Bugün başkanlık rejimine ve AKP’nin yenilmesi adınaülkenin sağ bir ittifaka mecbur olduğu algısı, sermaye düzeninin ucuzpropagandasıdır. Komünistler, tek adam rejiminin son bulması adına Milletİttifakı’nın emekçiler açısından bir alternatif olarak gösterilmesinindestekçisi ve parçası olamazlar. Emekçileri, sağ bir alternatife mecburbırakmamak da sosyalistlerin ve solun görevidir.

3. İttifak düzen sınırlarındadolaşmaktadır

HDP’nin merkezinde durduğu 3. İttifakgündeminin ilkeler yerine milletvekili pazarlığıyla yürütülmesi, 3. İttifak’ınçizgisini belirsiz kıldığı gibi aynı zamanda 3. İttifak’ın sol bir ekseneçekilmesinin de önündeki engel olarak durmaktadır. Milletvekili pazarlığı vesayılar üzerine dönen ittifak ekseni, devrimci bir odak arayışını değilpragmatik siyasetin ve seçim hesaplarının önünü açtığından ilkelerinbelirsizliğine ve HDP’nin çelişkili konumunun etkisine fazlasıyla açık birduruma işaret etmektedir. 

Laiklik, kamuculuk ve anti-emperyalizm konularındaHDP`nin duruşu, söylemi ve pratiği çelişkilidir ve bundan dolayı net bir solsiyasi çizgiyi temsil ettiğini söylemek zordur. Düzen siyaseti, sermayesınıfıyla ilişkiler ve laiklik başlığındaki ikircikli konuma sahip olanHDP`nin, emperyalizm karşısındaki tutumu da sol ittifak bağlamında çelişkilidir.Ekonomik olarak dışa bağımlılığın önemli bir unsuru olan AB emperyalizmiyle, KuzeyIrak ve Suriye`de askeri-siyasi iş birliği bağlamında ABD emperyalizmiyle,Cumhuriyet`in kuruluşuyla hesaplaşmayı merkeze koyduğu için gericilikle, emekve kamuculuğun karşısında duran sermaye ve patron örgütleriyle arasına mesafekoyamayan HDP`nin pozisyonu ve siyaseti söylem düzeyini aşan somut gerçeklikleriolarak karşımızda durmaktadır. Ülkenin ve emekçilerin temel sorunu olangericiliğe, sermayeye ve emperyalizme karşı tam boy mücadele ihtiyacı ve bununüzerinden yükselmesi gereken seçim programı ile HDP`nin somut verili durumuarasında uyumsuzluk bulunmaktadır.

HDP düzen siyasetinin kanatları arasında salınımgöstermektedir. Ülkenin temel sorunlarını salt Kürt sorununa bağlayarak vemuhataplığı tek siyasi parametre haline getirerek düzenin farklı güçleriylemasa arayışı, Kürt siyasi hareketi ile düzen siyaseti arasındaki mesafeyi aynızamanda belirsiz kılmaktadır. Geçmiş dönemde AKP ile yürütülen ""çözümsüreci""nin benzerinin, 2010 referandumunda AKP ve FETÖ`nün işine yaramasınadolaylı yol veren boykot tutumu gibi yaklaşımların, ""Gezi`de darbegördük"" minvalli çıkışların ya da yapılan bir dizi iş birliğinin yarın da benzerbir şekilde yaşanmamasının garantisi yoktur. HDP, Kürtsorunu üzerinden muhataplık siyasetini, emekçi halkın taleplerinin üzerinekoymaktadır. Diğer taraftan HDP bugün düzen siyasetinin bir diğerkanadı olan Millet İttifakı`na dışarıdan destek gibi çizgiyi debenimseyebileceğini söylemekte, sermaye düzeninin restorasyonunun parçasıolabileceğini ortaya koymaktadır. 

HDP ile sosyalist hareket arasında bellibir mesafe bulunmaktadır. AKP-MHP karşı-devrimine karşı mücadele düşünüldüğündeTÜSİAD’a, Amerikan ya da Avrupa Birliği emperyalizmine, gerici tarikatlara vebölge patronlarına net bir tavır sergileyemeyen HDP’ye sosyalistlerin mesafeli biryaklaşım geliştirmesi gayet doğaldır. Bu mesafenin kapatılması ise HDP’ninpolitik tercihleri ve sol bir programı ilan etmesiyle aşılabilir. HDP’nin temelilkelerde tutumunu netleştirmesi, ülkenin ilerici ve emek mücadelesinin birkazanımı olacağı ise açıktır.

Sosyalist ittifak için çağrı

Emeğin haklarını merkeze koyan, laikliktaleplerini öne çıkartan, kamucu ekonomiyi savunan ve anti-emperyalist birprogram etrafında önümüzdeki seçimleri de kapsayan sosyalist ve devrimci güçlerlegüç birliği bugün temel arayışımızdır.

Seçimlere katılım örgütlülüğünü yerinegetiren Partimiz Türkiye Komünist Hareketi, ülkenin bu karanlıktan çıkması,emekçi sınıfların taleplerinin yükseltilmesi, gericiliğe karşı mücadeleninverilebilmesi, yağma, rant ve sömürü düzenine karşı toplumsal yeni birCumhuriyet ve düzen seçeneğinin güçlendirilmesi için sosyalist bir ittifakın gerekliolduğunu bir kez daha yinelemektedir.

Partimiz Türkiye Komünist Hareketi, buyaklaşım ve sorumlulukla önümüzdeki dönem bağımsız bir sosyalist odağınoluşturulması için görüşmelerini hızlandıracak, böylesi bir güç birliğininoluşturulması için üzerini düşenleri yapmaya çalışacaktır. Partimiz,ortaklaşılan politik ilkelerin en önemli ortak payda olacağı bilinciyle bütündevrimci ve sosyalist güçlerle devrimci bir ittifakın kurulması yönündeçağrısını bir kez daha ilan eder!

WhatsApp