0541 515 1920 | iletisim@tkh.org.tr

TKH Genel Başkanı Aysel Tekerek: TKP bizimle vardır!
TKH Genel Başkanı Aysel Tekerek: TKP bizimle vardır!

(Bu röportaj gazetemanifesto.com adresinden alınmıştır - http://gazetemanifesto.com/2017/09/11/tkh-genel-baskani-aysel-tekerek-ile-gorustuk-tkp-bizimle-vardir/)

 

 

TKP’nin 97. kuruluş yıldönümünde Türkiye Komünist Hareketi (TKH) Genel Başkanı Aysel Tekerek ile görüştük.

Yalım Oktay

Türkiye Komünist Partisi’nin  97. kuruluş yıldönümü dolayısıyla Türkiye Komünist Hareketi (TKH) Genel Başkanı Aysel Tekerek ile görüştük. Van İl Örgütü’nün açılışından hemen sonra TKH 2017 Konferansı’na katılan Aysel Tekerek’le Türkiye Komünist Hareketi’ni ve TKP’yi konuştuk.

10 Eylül 1920, Türkiyeli komünistler açısından oldukça önemli bir gün. Mustafa Suphi ve yoldaşları o tarihte Bakü’de Türkiye Komünist Partisi’ni kurdukları için değil yalnızca; Türkiye’de bir iradenin, eşitlik ve özgürlük mücadelesinin, sosyalizme olan inancın ve emperyalist işgale karşı bu yurdun, bu toprakların bir sahibi olduğunun da ilanı. Çünkü 97 yıllık tarihsel birikimi ile TKP yalnızca bir tabela partisi değil. O; sosyalizmin, ilerlemenin, aydınlanmanın, anti-emperyalizmin, eşitliğin bayrağı Türkiyeli komünistler için.

Dün Türkiye Komünist Hareketi, bu anlamlı günde, 2017 Türkiye Konferansını gerçekleştirerek, çıkış şiarları ile özetleyecek olursak “yoluna devam etmekten” daha fazlasını göstermiş oldu. Biz de Gazete Manifesto olarak, İl Örgütü açılışını gerçekleştirip ayağının tozu ile Van’dan gelip bu konferansa katılan, TKH Genel Başkanı Aysel Tekerek ile buluştuk. Tekerek ile hem konferansı hem de TKP’nin komünistler açısından anlamını değerlendirdik.

“Suya  yazı yazmıyoruz”

Sohbetimize, 2017 Türkiye konferansı ile başladık. 10 Eylül gibi anlamlı bir günde toplanan konferansın kendileri için oldukça anlamlı olduğunu ifade ederek girdi söze Tekerek. Ve oldukça başarılı bir konferans olduğunu ekleyerek sözlerini şöyle sürdürdü:

“Konferans sürecine doğru giderken parti çalışmalarının farklı bölmelerinden alınan katkılar, kolektif bir konferans metninin ortaya çıkmasına yardımcı oldu. Biz bu kısmın önemli olduğunu düşünüyoruz zira konferans metnimiz uluslararası durum, ülke içindeki siyasal duruma ilişkin saptamalarımız, komünist hareketin yolunu masaya yatırmış oldu. Buradan çıkan sonuçların üzerine aldığımız kararların da altından kalkacağımızın en büyük güvencesini bu kolektif emek oluşturmaktadır. Parti içinde yarattığımız ya da büyüttüğümüz diyelim kültür, her gündeme dair her cümlenin, her hedefe dair her noktanın, her önermeye dair yaşanabilecek her sürecin önce titizlik, sonra da kararlılıkla bir üretime dönmesini sağladı. Şimdi biz komünistlere yakışan bu değerli konferansın ve aldığımız kararların hakkını vermektir. Suya yazı yazılan değil, kendi söyleyip kendi dinleyen değil, kararların bir sene sonra unutulup gittiği ya da takibinin yapılmadığı değil, her sabah uyandığımızda ilk bunları düşüneceğimiz bir dönem bizler için açılmıştır. Konferansımız bu etkiyi yaratma yolunda bu yanıyla da başarılı geçmiştir.”

“Emperyalizmle ancak mücadele edilir”

Türkiye ve Dünya değerlendirmesinde, Türkiye Komünist Hareketi’nin en başa neleri yazdığını sorduğumuzda ve konferansta hangi başlıkların öne çıktığını sorduğumuzda ise Tekerek bizi şöyle yanıtladı:

“Aslında bugün itibariyle ülkemiz ve dünyada olan bitene dair Marksist Leninist bir gözün görüp de anlatacağı noktaların listesi bir hayli uzamıştır. Ve elbette ki yanıtlanması gereken soru sayısı da artmıştır. Üçüncü dünya savaşı mı çıkacak, ABD, emperyalist gemiyi hangi limana yanaştıracak? Rusya ve Çin ne yapacak, AKP geleneksel emperyalist bağlanma eksenini başka bir yere mi kaydırıyor? Ne olacak bu Kürt sorunun hali, 2019 seçimlerinin anlamı ne olacak vs…Her bir soru aslında birbirine neden sonuç ilişkisi ile bağlıdır. Biz değerlendirmemizde emperyalizmin bu gün itibariyle kendi sonunu getirecek özel bir yapısal kriz yaşamadığını ancak kendisi açısından çatışma ve gerilim bölgelerinin arttığını tespit ediyoruz. Örneğin emperyalizmin Suriye, İran, Ukrayna, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti (KDHC) ve Venezuela olmak üzere Ortadoğu, Doğu Avrupa, Doğu ve Güneydoğu Asya ile Latin Amerika gibi dünyanın pek çok bölgesinde çatışmalar yarattığı ve gerilimlerle ilerlediği ortadadır. Bu yolda daha rahat ilerlemek adına emperyalistlerin tek tek kendi ülke içi siyasal alanda da düzenlemeler yapmakta. Ve genel olarak her türlü manipülasyon becerisi ile iş götürülmeye çalışılmaktadır. Emperyalist sistem içinde değişik odak noktalarının oluştuğunu ancak bunların birer kutuplaşma ya da hiyerarşide bir değişiklik yaratmanın uzağında olduğunu da özel olarak belirtmek gerek; Rusya ve Çin’e dair her türlü abartılı yaklaşım gerçeklikten kopmaya da neden olabilmektedir. Emperyalizmle ancak mücadele edilir, o cephenin makyajlı herhangi bir yüzüne karşı müsamaha gösterilemez, aksine bugün bizler için emperyalizme karşı mücadele yanı başımızdaki Suriye’ye de bakarak söylediğimiz gibi temel ve güncel bir mücadeledir. Diğer yandan ülkemizde ise İkinci Cumhuriyet’in ayakları üzerinde doğrulma uğraşında olduğunu görmeliyiz. Biz bu sürecin bir karşı devrim süreci olduğunu söylüyoruz. Bununla mücadelenin ise düzen içi sol ile değil düzen dışı bir solla verileceği ve bunun ne şekilde verileceği konferansımızın ayrı bir başlığını tek başına oluşturmuş oldu.”

“Güçlü bir komünist kuşak yaratacağız”

Tekerek’in üzerinde ısrarla durduğu konferansta alınan kararlara geldi söz. Biz de biraz açmasını istedik. O da bu kararlara ilişkin şu ifadeleri kullandı:

“Konferansımıza ruhunu veren şudur; sınıfa karşı sınıf siyasetinin büyütülmesi, sosyalist bir siyasal odağın oluşturulması , güçlü bir komünist kuşağın yeniden yaratılması ve tüm bunları hayata geçirecek olan öncü örgütlenmenin sağlamlaşması… Aldığımız kararlar da bu ruhun ete kemiğe bürünmesini sağlayacak kararlar niteliğinde oldu.

Parti büyüyecek, yayınları emekçi mahallerinde kol gezecek. İşçi, kadın ve gençlik alanlarda önümüzü açan kararlar aldık, ideolojik alan, kültürel alan ve hukuk alanında yeni adımlar atmış olacağız. Heyecan verici bir sürece de kendi adımıza girmiş oluyoruz.”

“TKH ipi çekecek tek koldur”

10 Eylül vesilesi ile TKP’nin Türkiye Komünist Hareketi açısından ne anlama geldiğini sorduğumuzda ise şu yanıtı aldık;
Bu soruya verilecek tek bir yanıt var o da; TKP’yi komünist hareketten çıkarın ortada komünist bir hareket kalmaz. 97 yıl sonra bu geleneğin sürdürücüsü olan partimiz TKH, bu sorumlulukla tarihimize bakmaktadır. TKP, dün de öyleydi bugün de öyle ve burjuva sınıfı için hiçbir zaman herhangi bir parti olmadı. Dostunu da düşmanını da iyi tanımalısın denilir ya hani, işte burjuva sınıfı ve onun tüm mekanizmaları dünden bugüne gerçek düşmanı olan TKP’yi o yanıyla gayet iyi tanımaktadır. 97 yılda bitiremediğini bir 97 yıl daha bitiremeyeceğini bilen bu sömürü düzeni en fazla kendi çöküşünü geciktirmeye çalışmaktadır. TKP ve bugün onun devamı olan partimiz TKH, bizler için ise bu sömürü düzeninin ipini çekecek tek koldur; zira o kol, oraya buraya değil, o ipe uzanmaktadır. TKP , bugün öyle yarın böyle değil, her zaman temel doğrusunda inatçıdır. TKP, günü kurtarmaz, biriktirir, bugünü yarına bağlar; TKP, sınıfı sona değil başa yazar, TKP, sosyalizmin sesidir, içi boş bir halkçılığın ya da reformizmin değil, TKP, bu saydıklarıma karşı da mücadele eder. Şimdi bu anlamları alt ata sıralayıp topladığımızda karşımıza, geçmişimizdeki sarsılmaz bir onurlu tarih çıkarken geleceğimizde ise emekçi sınıflar içinde gücünü arttırmış, partiyi büyütmüş ve toplumsal bir güç haline getirmiş, militan kadroların, üyelerin ve dostlarının tamamen parti çıkarları ve devrimin çıkarları etrafında birleştiği bir adres çıkar. O adresin kapısından, sosyalizm mücadelesini kimi zaman kibri, kimi zaman kişisel hırsları, kimi zaman ben kurdum ben yönetirim sapkınlığı, sol ya da sağ her hangi bir sapma ile bu onurlu mücadeleyi sulandıran herhangi bir anlayış asla giremez. Zaten böyle bir parti başarılı da olamaz.”

“Yol uzun ama kararlıyız”

Tekerek’in, TKP’nin kendileri açısından anlamına ilişkin yaptığı açıklamanın ardından, “TKP için yolumuza devam ediyoruz” şiarı ile yola çıkan TKH’nin bugün yolun neresinde olduğunu sorduk ve şu yanıtı aldık;
“Partimizi 97 yılın getirdiği yer elbette ki ne yolun başı ne de sonudur. 97 yılın deneyimi ile hareket ederken kendi örgütsel ve siyasal birliğini sağlayarak komünist özneler arasında iki yıl önce bir adım öne çıkmış bir partiyiz. Bu iki yıla bakalım ne yapacaklar sorularını alarak başladık, şimdi yapacaklar galiba cevapları alıyoruz. Oldukça nitelikli, haftada bir çıkan Sosyalist Cumhuriyet gazetemizi örneğin… Henüz iki gün önce Van’daki çakılı tek komünist tabelayı ellerimizle tekrar astık, işçi çalışmalarımız önemli bir deneyim biriktirdi. Cam, metal ve inşat işçileri başta olmak üzere yeni örgütlenme kanallarını yakın dönemde ilan edeceğiz. İdeolojik ve siyasal üretimimiz yakından takip edilmeye başlandı. Günlük haber portalımıza başvuranların sayısı her geçen gün artıyor. Ama eksiklerimiz de çok elbette ki… Yeter ki yanlışımız olmasın… Biz yolun işte burasındayız bir gün önce söylediği öbür günü tutmayan değil, tezlerinde haklı çıkan, parti adı arkasına sığınan değil partiyi öne çekmeye çalışan, emekçi karakterli bir partiyiz…. Yol uzun ama biz de haklı ve kararlıyız. En büyük güvencemiz ise anlımızın her alanda ak olması ve bu tarihe hiç bir şekilde halel getirmememizdir… TKP, bizimle vardır…”

 

WhatsApp