Biz yurttaşların inanç ve ibadet özgürlüğünden yanayız. Toplumsal hayatta, siyasette ve ekonomide gericiliğin değil, laikliğin egemen olmasını savunuyoruz. Din ve inanç sömürüsü yapan tüm örgütlenmelere karşıyız. Zorunlu din derslerine, tarikatlara ve gerici uygulamalara karşıyız.
Türkiye’de yirmi yıldır siyasal İslâmcı bir iktidar vardır. Bu iktidarın temel karakteri hem piyasacı hem de emperyalizm işbirlikçisi olmasıdır.
Ülkemizde yaşanan çöküşün temel nedeni budur. 12 Eylül faşist darbesinin çocuğu olan bu iktidarın ruhunda dinin siyasete alet edilmesi, gericiliğin toplumsal hayata egemen olması ve laikliğin tasfiye edilmesi vardır.
Bizlere önüne arkasına sıfatlar eklenen sulandırılmış bir laiklik anlayışının sunulması ise büyük bir kandırmacadır. Bunun kendisi gericileşmenin önünü açmaktan başka bir şey değildir.
AKP iktidarı “dağa taşa imam hatip açmakla” ve zorunlu din dersleri ile övünmektedir. Bugün gerici iktidarın bir teşkilatı gibi faaliyet yürüten Diyanet İşleri Başkanlığı canla başla okul öncesi Kur’an Kursu açmak için çalışmakta, AKP’yi oluşturan tarikatlar gerek devlet kademelerinde gerekse toplumsal hayatta cirit atmaktadır.
Tarikatların ve cemaatlerin siyasette, devlette yer almasının, holdingleşerek ekonomik güç haline gelmesinin ne kadar tehlikeli olduğu 15 Temmuz darbe girişimi ile görülmüştür. Buna rağmen, AKP iktidarı birçok başka tarikat ve cemaati kollamaya, onların gücünü pekiştirmeye devam etmektedir. Dolayısıyla ülkemizin üzerindeki kara bulutlar gerçek anlamda defedilmemiş, daha da yoğunlaşmıştır.
Biz yurttaşların inanç ve ibadet özgürlüğünden yanayız. Toplumsal hayatta, siyasette ve ekonomide gericiliğin değil, laikliğin egemen olmasını savunuyoruz. Din ve inanç sömürüsü yapan tüm örgütlenmelere karşıyız. Zorunlu din derslerine, tarikatlara ve gerici uygulamalara karşıyız.