2011’den beri devam eden Suriye savaşını bir iç savaş ve Suriye’nin iç sorunu olarak görmek mümkün değildir. 10 yılı aşkın süredir süren savaş, emperyalizmin vekalet savaşıdır. Bu savaşın iplerini bizzat ABD, İngiltere ve Fransa gibi emperyalist ülkeler tutmuş, maşa olarak da başka ülkelerden toplanmış cihatçı çeteler kullanılmıştır.
Dünyanın farklı coğrafyalarından toplanan ve Suriye’ye sokulan cihatçı çetelerin nasıl donatıldığı, maaşlarının verildiği, silahlandırıldığı, korunduğu, yönetildiği ve kullanıldığı gün gibi ortadadır. Siyasal İslamcılığın iplerinin doğrudan emperyalizmin elinde olduğu Suriye’deki gelişmeler ışığında bir kez daha ispatlanmıştır. Cihatçılar ve Siyonizm Suriye’de buluşmuş, kazanan Siyonizm olmuştur.
Suriye’ye yıkmak için 10 yılı aşkın bir süredir her türlü provokasyonu yaşama geçirmeye çalışan emperyalizm sonunda başarmıştır. Büyük Ortadoğu Projesi adıyla dayatılan süreç Irak’tan sonra Suriye’yi de “çökertmiştir”. Emperyalizme ve siyonizme karşı direnç unsurları tek tek temizlenirken asıl hedeflerine ulaşanlar emperyalizm ve siyonizmden başkası değildir.
Görünen Rusya ve İran açısından Suriye’nin cihatçı çetelere teslim edilmesinde, beklenenin tersine, bir kabulleniş bulunmaktadır. İster zorunluluktan ister bilinçli bir tercih olsun Rusya ve İran’ın izlediği dış politika bu iki ülkenin de pragmatist dış siyasetinin bir örneği olarak ayrıca not edilmelidir.
Suriye’nin içten çökertilmesinin ortaklarından birisi olarak AKP’nin oynadığı rol Türkiye açısından bir kazanım değil, ülkemizin karşı karşıya kalacağı sorunları daha da kökleştirmiştir. AKP iktidarı İsrail’in ve Amerika’nın çıkarlarına hizmet ederken ayrıca yanı başımızda kurulan “şeriat emirliğini” ülkemize komşu etmiştir. Suriye’de bundan sonra emperyalizm ve cihatçıların kontrolünde kaotik bir süreç karşımızdadır.
Suriye’de “BAAS rejiminin” devrilmesine sevinenler, başını HTŞ’nin çektiği cihatçı çetelerin kuracağı şeriatçı rejimin ve emperyalizme bağımlı bir Suriye’nin daha özgür olacağını yalanını uyduruyorlar! Emperyalizme bağımlılıktan ve dinci karanlıktan özgürlük geleceğini propaganda etmek büyük bir aldatmacadır.
Ortadoğu’da Birinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonra emperyalist işgal siyasetinin bir benzeri, İngiliz-Fransız askerlerin postallarıyla değil cihatçı çetelerin tekbir sesleriyle yürütülmektedir!
Suriye’nin ilericileri ve emekçileri, emperyalistlere ve cihatçı barbarlığa karşı verdiği onurlu mücadelesini bütün zorluklara rağmen 10 yıldır sürdürmüşlerdir. Suriye’nin ilerici ve emperyalizme boyun eğmeyen yurtseverlerinin ülkelerinin kaderlerini ellerine almak dışında başka bir seçenekleri yoktur! Dün Fransa mandasına karşı mücadele verenler bugün de ülkelerini emperyalizmin maşası cihatçı çetelerin karanlığından kurtarmak dışında bir seçenekleri bulunmuyor.
Suriye’de yaşanan gelişmeler, ülkemizin karşı karşıya kalacağı potansiyel tehlikelere de örnek teşkil etmektedir. Cumhuriyet’e ve Cumhuriyet’in kazanımlarına karşı AKP tarafından yürütülen saldırı, ülkemizin Suriye’de yaşanan süreçlerin benzerinin zeminini oluşturmaktadır.
Ülkemizin emperyalizme, gericiliğe ve sömürüye karşı laiklik, bağımsızlık ve sosyalizm mücadelesi artık daha fazla önem kazanmıştır.