Son bir haftada Diyarbakır, Mardin ve Çanakkale başta olmak üzere, büyük bir alana yayılan ve 12 yurttaşımızın hayatını kaybetmesine neden olan yangınların doğal afet olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.
Devlet yetkilileri tarafından, Diyarbakır ve Mardin’de çıkan yangınların anız yakmadan kaynaklandığı söylenmiş olsa da, bölge halkı DEDAŞ’ı işaret etmekte ve alınmayan önlemlerin sonucu ağırlaştırdığını belirtmektedir.
Elektrik dağıtım hizmetinin özel şirketler eli ile yürütülmesi, bu şirketlerin kar etmedikleri gerekçesine dayanarak enerji nakil hatlarını bakımsız ve onarımsız bırakması sadece bugün değil yakın geçmişte de can ve mal kaybı ile yangınlara neden olmuştur. Bu şirketler hakkında yapılan şikayetlerin tümü sonuçsuz kalmış ve AKP, şirketleri adeta koruması altına almıştır. 12 yurttaşımızın hayatını kaybetmesi sonucunda açıldığı söylenen soruşturmanın ise, göstermelik olduğu ortadadır.
Partimizin geçtiğimiz yıllarda Antalya Manavgat bölgesinde ortaya çıkan yangından sonra dönemin bakanı ve resmi yetkilileri hakkında yapmış olduğu suç duyurusunun, “delil yetersizliği” nedeni ile savcılık tarafından sonuçsuz bırakılmasından da görüleceği gibi, gerçek suçlular her zaman korunmaktadır.
Yangınlara müdahalenin geç ve yetersiz kalması ise AKP’nin beceriksizliği değil, tıpkı depremde yaşadığımız gibi bir tercihidir. Ekonomiyi iflas noktasına getiren AKP, tüm devlet kurumlarını halkın değil sermaye sınıfının sorunlarını çözmek için şekillendirmiştir.
Yaşanan hiçbir yıkım doğal değildir; özelleştirme politikaları, rant, yağma ve kamu kaynaklarının yok edilmesi ile ilgilidir.
Başta DEDAŞ olmak üzere, tüm illerdeki özel sektöre devredilen enerji nakil hatları ve elektrik dağıtım hizmetini yürüten şirketlerin sözleşmeleri iptal edilmeli, elektrik hizmeti kamulaştırılmalıdır.
Başta ilgili bakanlar istifa etmeli ve yargılanmalıdır.
Halkın yangından gördüğü zarar karşılanmalıdır.