“Terörsüz Türkiye” ya da “çözüm süreci” olarak adlandırılan ve AKP-MHP iktidarının gündeme getirdiği sürece, yasallık ve meşruiyet katma amacıyla Meclis’te kurulan komisyonun göstermelik bir işlev taşıdığı ortadadır. MHP liderinin yaptığı konuşmalarla Meclis’in ve kurulan komisyonun iradesini yok sayan yaklaşım ve dayatmalar, sürecin önceden kurgulanmış bir politik çerçeveye sahip olduğunu fazlasıyla göstermektedir.

Öte yandan gündeme getirilen “çözüm ya da barış sürecinin” kapalı kapılar arkasında yapılan pazarlıklarla yürütülmesi, bu sürecin niyetini ve ajandasını sorgulatmaktadır.

Faşist MHP ile baskı rejiminin patronu AKP’den demokrasi gelemeyeceğini ve ABD emperyalizminden bölgesel barış beklentisinin tarihsel ve güncel olarak mümkün olamayacağı açıktır. Bu anlamıyla yaşanan sürecin hangi pazarlıklara malul olduğu ve ABD başta olmak üzere emperyalist güçlerle hangi gizli anlaşmalar yapıldığı yanıtsız sorular olarak ortada durmaktadır.

Meclis iradesi, kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıkların ve uluslararası güçlerin bölgesel hesaplarına meze edilmeye çalışılmaktadır. AKP ve MHP eliyle kurulan baskı rejiminin bugün anti-demokratik karakteri bütün boyutlarıyla ortadayken ve emperyalizmin Suriye’yi bölerek cihatçı teröre nasıl teslim ettiği açıkken, bugün yürütülen sürecin bölgesel dinamiklerden bağımsız salt Meclis içi siyasetin bir konusu olarak görülmesi kimse açısından ikna edici değildir.

Bugün Meclis’te bulunan partilerin ve kurulan komisyonun ne yapacağı tartışması, “yaşanılan sürecin” gerçekliğinin üstünü örten bir işlev görmektedir. Meclis’te kurulan komisyon, AKP-MHP’nin iktidar hesaplarına ve pazarlıklarına göstermelik yasallık ve meşruiyet katma amacı dışında bir işlevi bulunmuyor. Asıl tartışılması gereken hangi pazarlıkların, hangi anlaşmaların yapıldığı ve nasıl bir Türkiye tasarlandığıdır.

Partimiz Türkiye Komünist Hareketi, AKP’ye de rejimine de rejimin anayasasına da hayır demektedir. “Kürt sorununda çözüm” söylemiyle emek düşmanı, Amerikancı, gerici ve hukuksuz bir rejim dayatması kabul edilemez. Kaldı ki bugün Kürt emekçilerinin böylesi bir baskı rejiminde barışa ve demokrasiye ulaşmaları da mümkün değildir. Hatırlatmak isteriz ki; istibdattan demokrasi, emperyalizmden barış çıkmaz. Emekçi halkımız, ABD’nin barışına da istibdadın oyununa da mahkûm değildir. Emekçilerin birliği, emperyalizmin barışını yenecek.

Türkiye Komünist Hareketi

Genel Merkez

21.11.2025