Bugün Erdoğan’ın daveti üzerine Birleşik Arap Emirlikleri veliaht prensinin ülkemize resmen davet edilmesi ve resmi görüşmeler gerçekleştirilmesi, AKP’nin dış politikadaki omurgasızlığını gösterdiği gibi Arap emirliklerine Türkiye’nin nasıl muhtaç edildiğinin de somut kanıtıdır.
Bu görüşmelerden sonra ülke kaynaklarının ve değerlerinin, Arap emirliklerine peşkeşin nasıl çekildiğinin bir başka örneğini daha göreceğiz. Yabancı sermayeye bağımlı ve sıcak paraya dayalı ekonomik modelin sonuna gelen AKP, yeni para kaynağı bulurum umuduyla Katar’dan sonra şimdi de BAE’ye sarılmaktadır. Tank Palet fabrikasını Katarlılara satan AKP’nin, BAE’ ye neleri peşkeş çekeceğini de yakın zamanda göreceğiz. Türkiye Varlık Fonu ile BAE şirketleri arasında imzalanan birden çok mutabakat muhtırası manidardır.
15 Temmuz kanlı Amerikancı İslamcı FETÖ darbesinin arkasındaki güç olarak Birleşik Arap Emirlikleri’nin bulunduğunu söylediği ve İsrail ile anlaşma imzalayarak Ortadoğu’da Filistin davasını satmakla eleştirdiği
BAE ile masaya oturulması AKP iktidarının dış siyasetinin hamasetten ibaret olduğunu bir kez daha göstermiştir. Hamasetle üstü kapatılan mezhepçi dış politika, tükürdüğünü yalayan dış politikaya dönüşmüştür.
Daha düne kadar “şerefsiz bunlar” diye manşet atanların bugün anlaşmayı alkışlaması ise gerici siyasetin ikiyüzlülüğünü ayrıca göstermiştir.
Ülkemizi uluslararası finans tekellerine teslim eden AKP, günü kurtarmak için şimdi Arap Emirlikleri’nden medet ummaktadır! Sıcak paraya dayalı, dış borca bağımlı bir ekonomiyi temsil eden AKP’nin atmayacağı takla yoktur.
Ancak takla atacak yer kalmamıştır!