""Ülkeyi savunmak için bazı acılara katlanmak gerek"" diyerek operasyona CHP lideri bile destek vermekte, MHP ve AKP milliyetçilikte yarışarak El-Bab ne bedel ödenirse ödensin alınacak demektedirler.
Sınırları terörden korumak, göçmenler için güvenli bölge oluşturmak ve Kuzey Suriye’de ABD desteği ile ortaya çıkan PYD koridorunu engellemek amacıyla Fırat Kalkanı Operasyonu’na başlandığı bizzat AKP ve yandaş medya tarafından sıkça yazılmıştır. Operasyonu, ABD planlarına karşı bir vatan savunması olarak dile getirenler de bulunmaktadır.
“El-Bab’da ne işimiz var ?” diye soranlara yönelik vatan hainliği ile eş tutulan bir saldırı iklimi oluşturulmak istenmektedir.
Ancak bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İşin bu bölümü bitti ama şimdi Münbiç var. Münbiç`ten sonra Amerika ile el ele verebilirsek Rakka var. Dünyadan `bize ne` diyenlere sesleniyorum: Biz bu dünyada yaşıyoruz. Türkiye küresel bir güçtür.” sözleri Fırat Kalkanı Operasyonu’nun gerçek niyetini açık etmiştir:
Fırat Kalkanı Operasyonu ülkemizin güvenliği için değil, ABD’nin çıkarları için Türk askerinin sahaya sürülmesi anlamına gelmektedir. AKP iktidarının “vatan-millet-Sakarya” edebiyatının altında Amerikancılık olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır.
Aslında bugün Türkiye’nin sınırlarının teröre açık hale gelmesi, milyonlarca Suriyeli göçmenin Türkiye’ye akması ve Kuzey Suriye’de ortaya çıkan otonom bölgenin gerçek nedeni Suriye Devleti’nin parçalanmak ve yıkılmak istenmesidir. ABD emperyalizmi tarafından uygulamaya sokulmak istenen bu planda cihatçı çeteler silahlandırılmış ve Suriye’ye sokulmuş, başta AKP iktidarı olmak üzere bazı bölge devletleri bu planın parçası olmuşlardır. Amaç ABD’nin Irak başarısızlığından sonra Ortadoğu’ya yerleşmesinin yolunun yapılmasıdır.
Fırat Kalkanı Operasyonu, AKP iktidarının baştan aşağı yanlış dış politikasının bir sonucu ve bedelidir. ABD emperyalizminin mahkum ve mecbur bıraktığı Fırat Kalkanı operasyonunda AKP iktidarı, bir kez daha ABD emperyalizminin çıkarları için hedef büyütmüş bulunmaktadır. ABD, IŞİD’e karşı Türk ve Kürt güçlerini piyade olarak kullanmaktadır. Gerçek ne yazık ki bundan ibarettir.
Gerek Kürt siyasi hareketine bağlı PYD’nin gerekse AKP’nin iktidarda olduğu sermaye devletinin Amerikancılıkta yarıştığı bir gerçeklikle karşı karşıya bulunuyoruz. Bunun sonucu Türkiye’de yaşanan yıkım, halklar arası düşmanlık, ölümler ve bombalı katliamlar olmaktadır.
Yapılması gereken bellidir. AKP iktidarı, Türkiye devleti adına İran ve Rusya ile altına imza attığı belgenin gereğini yerine getirmeli, “bağımsız, egemen, laik Suriye Arap Cumhuriyeti’ni tanıdığını” ibra etmeli ve meşru Suriye Hükümeti ile dostluk ve barış anlaşması imzalamalıdır.
Ülkemizin güvenliği ve çıkarı buradan geçmektedir. Amerikan emperyalizminin çıkarları için ölüme gönderilecek askerimiz yoktur.
Kuzey Suriye’de benzer yönelime giren PYD’de de en kısa zamanda Amerikancılıktan vazgeçmelidir.
Ortadoğu barışı, Ortadoğu halklarının gericiliğe ve emperyalizme karşı kuracakları ittifakla mümkün olacaktır.
TÜRKİYE KOMÜNİST HAREKETİ
24 Aralık 2016