0541 515 1920 | iletisim@tkh.org.tr

Emperyalizm yenilecek, dünya halklarına barış gelecek!
Emperyalizm yenilecek, dünya halklarına barış gelecek!

Faşist Almanya’nın 1939 yılında Polonya’yı işgali ile İkinci Dünya Savaşı’nın başlangıç günü sayılan 1 Eylül günü, dünya emekçilerine bunu hatırlatmak amacıyla Dünya Barış Günü olarak kutlanmaktadır. Eğer ki emperyalizmin neden olduğu ve milyonlarca insanın yaşamını yitirdiği bu savaş Sovyet sosyalizmi tarafından durdurulmasaydı 20. yüzyılda emperyalist saldırganlığa set çekilemezdi.

Sosyalizmin geri çekilmesiyle emperyalizmin emekçi halklara dönük müdahaleleri ve saldırganlığı büyük bir artış göstermiştir.

Son otuz yıl tam da emperyalizmin barış düşmanı politikalarının en büyük örnekleri ile doludur. Karşı devrim çizgisinin ve gericiliğin tüm dünya üzerinde mevzilerini ilerletmek için canla başla uğraştığı bir dönem henüz varlığını korurken, ilericilerin anti-emperyalist mücadelesi barışın sağlanmasının temel garantisi olmaya devam etmektedir.

O açıdan dünyada yeniden bir barış ortamının sağlanmasının yegâne yolu emperyalist saldırganlığı geri püskürtmekten geçmektedir.

1990’lı yıllarda Yugoslavya’yı parçalayan, 2000’li yıllarda başta Irak ve Suriye olmak üzere Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren, Afganistan işgaline imza atan, Afrika’da iç savaşları tetikleyen emperyalizm başta NATO olmak üzere tüm araçlarını kullanarak savaş çıkartmak için elinden geleni yapmaktadır.

ABD emperyalizmi kendisine rakip ve düşman olarak bellediği Rusya ve Çin gibi ülkeleri kuşatmaya çalışıyor, savaşları tetikliyor, sonra da barış ve demokrasi havariliğine soyunuyor. NATO’nun genişlemesi için sistematik bir şekilde adım atan, adım adım NATO’yu Rusya’nın burnunun dibine sokarak egemen bir devleti tehdit eden, işbirlikçi faşist Ukrayna yönetimini aparat olarak kullanan emperyalizmin yönelimini görmek çok da zor değildir. Ukrayna yönetimine milyarlarca dolarlık silah yardımı yapan ülkeler başta ABD olmak üzere diğer Avrupalı emperyalist ülkeler olmuştur. Ukrayna’da savaş çıkartan emperyalizm bir adım atarak İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya alınması kararı ile birlikte geçmişte dünya üzerinde kurulan barış dengesini ortadan kaldırmıştır.

Son olarak yine ABD’nin Tayvan üzerinden Çin’e dönük düşmanca politikalarını ortaya koyması, ABD temsilcisinin Tayvan’a yaptığı ziyaret önümüzdeki dönem ABD emperyalizminin daha fazla savaş ve karışıklık istediğinin göstergesidir.

Dünya barışının en büyük düşmanı olan emperyalizmin kullandığı araçları da iyi tanımak gerekmektedir.

NATO emperyalizmin en büyük askeri örgütlenmesi ise, tek tek ülkelerde açık veya gizli bir şekilde desteklenen, finanse edilen, silahlandırılan faşist yapılanmalar ya da cihatçı örgütlenmeler 21. yüzyılda açık bir şekilde karşımıza çıkmıştır. Geçmişte sosyalizme karşı örgütlenen bu yapılar bugün Ukrayna’da kafatasçı Azov Taburları, Ortadoğu’da ve hatta ülkemizde El Kaide, IŞİD, El Nusra vb… isimlerle ortaya çıkan cihatçı örgütler, Afganistan’da Taliban olarak insanlığa karşı suç işlemektedirler. Gericilik ve emperyalizmin nasıl kol kola girdiğinin en önemli göstergesi işte bunlardır.

Tüm bunların ortasında, geçmişte emperyalizm tarafından beslenip büyütülmüş olan AKP iktidarı bugün NATO’culuk ve emperyalizmin yönelimleri dışında gerçek anlamda bağımsız ve barış yanlısı bir politika içerisinde değildir.

Yakın geçmişte, AKP iktidarının İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine karşı hamasi duruşu bu ülkelerin NATO üyeliğini engellemeye dönük olmadığı ortaya çıkmıştır. AKP tarafından NATO üyeliğinin kutsanması, İncirlik üssünün ülkemizdeki varlığını sürdürmesi, İsrail’le yakınlaşma, Ortadoğu’yu savaşlara sürükleyen en önemli güçlerden biri olan emperyalizm işbirlikçisi Suudi Arabistan’la yakın geçmişte hiçbir şey yaşanmamış gibi kurulan ilişkiler ve bunlara benzer sayılabilecek onlarca örnek ülkemizdeki sermaye iktidarının ve AKP’nin emperyalizmden kopuş gibi bir ajandası olmadığının en temel göstergeleri olarak okunmalıdır.

Emperyalizmden kopmayan ve ona karşı mücadele etmeyen, dünya üzerinde barış için mücadele edemez.

Tüm bu tablonun gösterdiği temel yön bellidir: Emperyalizmin işbirlikçileri eliyle sürdürdüğü ve savaşlara dönüşmesinden çekinmediği müdahalelere karşı emperyalizmle ve onun gerici işbirlikçileriyle sonuna kadar mücadele etmek tek çıkış yoludur.

Tüm dünyada adil ve kalıcı barış için sömürü düzenine ve emperyalizme karşı mücadele bir zorunluluktur. Emperyalizme, gericiliğe ve sömürü düzenine karşı yürütülmeyen bir barış mücadelesi halkları ancak köleleştirir.

Bu topraklar, anti-emperyalist mücadeleyi büyütmek için uygun koşullara sahiptir. Ülkemizde ve bölgemizde barış, Türk, Kürt, Arap başta olmak üzere bütün emekçilerinin anti-emperyalist mücadelesiyle gelecektir.

Partimiz Türkiye Komünist Hareketi, gericiliğe, emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı mücadelesini yükselterek devam ettirecektir.

Kahrolsun emperyalizm!

Kahrolsun gericilik!

Yaşasın barış!

WhatsApp