- 15 Temmuz tarihi, ülke tarihimize emperyalizm destekli kanlı bir hesaplaşma olarak geçmiştir. 249 yurttaşımızın yaşamını yitirdiği ve 2196 yurttaşımızın yaralandığı 15 Temmuz darbe girişimi son kertede iki İslamcı siyasi hareketin kanlı hesaplaşmasıdır. Bu hesaplaşmanın bedelini ise halkımız ve ülkemiz ödemiştir, ödemektedir. Bir yanda emperyalizmin enstrümanı Cemaat, diğer yandan emperyalizmin işbirlikçisi AKP’nin bulunduğu gerici kavganın cenderesinde ezilen ülkemiz ve halkımızdır.
- 15 Temmuz darbe girişiminin faili hiç şüphesiz Fethullah Gülen ismiyle bilinen ve Cemaat adıyla anılan İslamcı siyasi harekettir. 15 Temmuz darbe girişimi ülkemizin iç ve dış dinamiklerinin belirleyici olduğu bir sürecin ürünü olarak ele alınmalıdır. AKP-Cemaat arasında kurulan ittifakın bozulması, karşılıklı tasfiye planlarının tetiklediği güç çekişmesi ve aralarındaki iktidar kavgası darbe girişiminin iç nedenleri olarak görülebilir. Cemaatin devleti kontrol noktasına gelecek bir güce ulaşması neredeyse ikili bir iktidar durumu yaratmış, emperyalist güçlerin plan ve çıkarlarına bağlanan bir darbe girişimi ile sonuçlanmıştır.
- 2002 yılında iktidar olan AKP, emperyalizmin Ortadoğu’ya müdahale planlarının somut karşılığı olarak kurulmuş ve emperyalizm tarafından desteklenmiştir. Büyük Ortadoğu Projesi’nin hayata geçmesi için devreye sokulan Ilımlı İslamcılık modeli önce Türkiye’de hayata geçirilmiş, AKP-Cemaat-liberalizm ittifakıyla Türkiye’de gerici bir dönüşümün düğmesine basılmıştır. Amaç, Ortadoğu’da emperyalist yıkım ve parçalama siyasetinin taşeronluğunu üstlenecek bir Türkiye siyaseti yaratmaktı.
- Başta Suriye halkının meşru direnişi, bölge devleti İran’ın ve küresel bir güç olan Rusya’nın devreye girmesi ile bölge devletleri arasında ve içinde yaşanan politik sorunlar emperyalizmin planlarını boşa çıkarmış, emperyalist planların “revize"" edilmesine neden olmuştur. Bu politika değişikliği bölge ülkelerinde yönetim değişikliğinden Suriye ve Irak’ın parçalanma siyasetine kayan yeni bir durum yaratmıştır. Bu yeni durumda Erdoğan şahsında cisimleşen AKP iktidarının rolü ve misyonu da emperyalistler açısından bitmiş, 15 Temmuz darbe girişiminin emperyalizme bağlanan ayağını teşkil etmiştir.
- Darbe girişimini bu anlamıyla sadece ülke içindeki güç çekişmeleri ile açıklamak mümkün değildir. 15 Temmuz darbe girişiminin de bu anlamıyla AKP tarafından uygulanan işbirlikçi ve mezhepçi dış politikanın yaratmış olduğu sonuçlarla doğrudan ilgisi bulunmaktadır. ABD emperyalizminin Ortadoğu’ya müdahalesinin zemini IŞİD karşıtlığı üzerinden kurulurken bu müdahalenin aracı olarak ise “Kürt devleti” kartı devreye sokulmuştur. Bu tablonun bir parçası ve oyuncağı olan AKP iktidarı, emperyalizmin çıkarları adına Suriye’nin ve Irak’ın parçalanmasına büyük katkı sağlamıştır. AKP’nin ABD’nin kuyruğunda başladığı dış politika yanlışlarının sonuçları hem bölge ülkeleri hem de Türkiye açısından büyük felaket olmuştur. Emperyalist stratejinin adım adım örüldüğü bir tablo bir yerden sonra ülkemizi vurmuş, işbirlikçi sermaye devleti ile emperyalist güçler arasında bir açı oluşmuştur. Bugün gelinen durum özetle şudur; Ortadoğu’daki siyasal gelişmelerdeki değişim ve Kürt sorunu noktasında emperyalizm Türkiye’nin elini zayıflatmak için bir dizi müdahaleyi gündeme getirmekten çekinmemiştir. Yaşanan darbe girişimi ister başarılı ister başarısız olsun son kertede Ortadoğu denkleminde Türkiye’nin tamamen Amerikancı bir hatta biat eden çizgiye çekilmesi girişimi olarak da okunmalıdır.
- Bugüne kadar karşı karşıya kalınan bütün darbelerde iki temel nitelik asla göz ardı edilemez: Sermaye düzeninin devamlılığı ve emperyalizmin çıkarları. 15 Temmuz darbe girişimi de, karakteri, hedefi ve sonuçlarıyla itibariyle gerici ve Amerikancı bir darbe girişimidir. Tek başına darbe girişiminin plan ve yürütücülerinin dış bağlantılarının somut olarak ortaya çıkıp çıkmaması önemli değildir. Önemli olan bu darbe ile amaçlananın emperyalist güç odakları tarafından iktidara getirilen ve desteklenen Erdoğan’ın yine emperyalistler tarafından etkisizleştirilmek istenmesidir.
- Bütün bunlarla birlikte darbe girişiminin faili Gülen Hareketi, yalnızca basit bir “darbe aygıtı” olarak görülemez. Bu hareketin dünden bugüne gelişimi, bir dünya görüşü, hedefleri ve politik bir hattı bulunmaktadır. Gülen Hareketi, dinsel bir örgütlenme olduğu kadar sonuna kadar siyasi ve gizli bir örgütlenme olarak bugüne gelmiştir. Tam da bu nedenle Gülen Hareketi’nin darbe girişimi kadar bu hareketin amaç ve niyetleri de masaya yatırılmalıdır. Gülen Hareketi, İslamcı bir düzen hedefiyle kurulmuş, yol almış ve AKP ile birlikte iktidar olmuştur. Gülen Hareketi ile birlikte mutlaka başka dinci örgütlenmelerin de benzer bir biçimde hedef ve niyetleri mutlaka sorgulanmalı ve önlem alınmalıdır.
- Gülen Hareketi’ne bugün Türkiye’de en yakın örgütlenme AKP’dir. İki hareket de İslamcı bir karakter taşımaktadır. Kaldı ki Gülen Hareketi’nin amaç ve niyetleri ile AKP’nin arasındaki fark belirsizdir. AKP ve Gülen Hareketi, 2002 yılından beri birlikte el ele vererek, Türkiye’nin gerici dönüşümüne imza atmış, 1923 yılında kurulan Cumhuriyet’in yıkılmasının mimarı olmuşlardır. AKP ve Gülen Hareketi arasındaki yakın ilişki bugün 15 Temmuz darbe girişiminin nedenleri arasında sayılmalıdır. AKP, Cemaat’in büyümesi ve gelişmesinin siyasi ayağı olarak işlev görmüş, korumuş, kollamış, devlet içine yerleşmesi noktasında yardım ve yataklık yapmıştır. AKP ve Gülen Hareketi ikiz kardeştir. Bugün FETÖ’nün siyasi ayağı AKP’den başkası değildir.
- Gülen Cemaati’nin önünü açan 12 Eylül askeri cuntasıdır. Türkiye’de ilerici bütün güçlere karşı devlet faşizminin adı olan 12 Eylül, gerici siyasi hareketlerin önünü açarak bugün 15 Temmuz darbe girişiminin mimarı sayılmalıdır.
- Siyasal İslamcılığın hizmet, refah, asrı saadet, huzur gibi söylemleri 15 Temmuz darbe girişimiyle birlikte boşa düşmüştür. Siyasal İslamcılığın en “ılımlı ve modern yüzü” olarak “sunulan"" Gülen Cemaati’nin faili olduğu darbe teşebbüsü, gerici siyasetin gerçek yüzünü gösteren en önemli kanıttır. İslamcı siyasetin türban ve vesayet karşıtlığı üzerinden kendini meşrulaştırması bu darbeyle beraber boşa düşmüş, başka hesapların içinde olduğu bir kez daha görülmüştür. Halkımız bu hesapların ne olduğunu açık olarak görmek durumundadır. Dünyada ılımlı ya da radikal İslamcı siyasetin kan, gözyaşı, katliam ve savaştan başka insanlığa getirdiği bir düzen bulunmamaktadır. İslamcı siyaset, kendisini FETÖ’den ayıracak tarihsel dayanaklara, müktesebata ve geleneğe sahip değildir. İslamcılık siyaseti, Ortadoğu’da görülen bir tablonun benzerini bugün ülkemizde 15 Temmuz darbe girişimiyle göstermiştir. Daha önce bu tür dinci örgütlenmelere sivil toplum örgütlenmesi denilerek meşrulaştıran liberal söylemler, bu darbe girişimiyle açık olarak yanlışlanmıştır.
- Halkımız bugün kırk satır mı kırk katır mı seçeneğine mahkum bırakılmak istenmektedir. Bir yandan Amerikancı, İslamcı ve sermaye yanlısı FETÖ, diğer yandan birebir aynı özelliklere haiz AKP arasında tercih zorunluluğu büyük bir aldatmacadır. Aralarında politik ve ideolojik olarak hiçbir fark bulunmamaktadır. FETÖ’nün AKP’ye darbe teşebbüsü, ne AKP’yi aklar ne de FETÖ’nün İslamcı karakterini ortadan kaldırır. Bugün FETÖ olgusu ve darbe girişimi varsa, bu koşulları yaratanın da AKP olduğu görülmelidir. Bugün FETÖ’nün ideolojisi, zihniyeti, hedefleri bizzat AKP tarafından temsil edilmektedir. Bugün ülkemizde yaşanan bütün sıkıntıları, darbeci ve gerici Cemaat örgütlenmesi torbasına doldurularak gerici AKP’nin kendisini aklama girişimlerine izin verilmemelidir. Ortada büyük bir ortaklık bulunmaktadır.
- Ülkemizde gerici bir darbe gerçekleşmiştir. 15 Temmuz’da başlayan darbe girişimi, 20 Temmuz’da OHAL düzeni ile başarıya ulaşmıştır. 15 Temmuz darbe girişimi Cemaat tarafından başlatılmış, 20 Temmuz darbe girişimi ise 15 Temmuz’un yerine AKP tarafından sonuçlandırılmıştır. 15 Temmuz gerici FETÖ darbesi ile 20 Temmuz gerici AKP darbesi arasında ehven-i şer aranamaz. Bugün AKP, 15 Temmuz’u gerekçe göstererek kendi darbesini uygulamaya sokmuş, baskı, hukuksuzluk, adaletsizlik, gericilik ülkemizi esaret altına almıştır. Kanlı 15 Temmuz darbe girişimine de AKP darbesine de hayır denmelidir. Her ikisi de gerici, Amerikancı, faşizan ve sermaye yanlısıdır.
- 15 Temmuz darbe girişimini sözde lanetleyen AKP, son bir yıldır ülkemizi “darbe yönetimiyle” yönetmektedir. 20 Temmuz tarihinde Meclis’in devre dışı bırakılarak Olağanüstü Hal Yönetimi’ne geçilmesi bir darbe yönetimi olarak görülmelidir. OHAL kanunları ve Kanun Hükmünde Kararnameler ile bugün tam anlamıyla tek adam yönetimi altında bulunan ülkemiz, otokratik bir rejimin karanlığı altındadır. Bir yandan FETÖ operasyonları adına hukuksuzluk meşrulaştırılırken diğer yandan bu hukuksuzluk toplumun muhalif bütün kesimlerini vuran bir genellik kazanmıştır. Gazeteler susturulmaya çalışılıyor, suçsuz ve haksız bir biçimde gazeteciler tutuklanıyor, akademisyenler görevden alınıyor, milletvekilleri hapse atılıyor, FETÖ ile uzaktan yakından ilgisi bulunmayan binlerce kişi meslekten ihraç ediliyor. Bunun FETÖ ile mücadele ile ilgisi yoktur. Ortada olan AKP darbesinden başka bir şey değildir.
- Bugün topluma 15 Temmuz darbe girişimi üzerinden “terör ve emperyalist kuşatma” tehdidi gösterilerek AKP darbesi meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır. Kendisini emperyalizmin Büyük Ortadoğu Projesi’nin ve Ergenekon Davaları’nın savcısı ilan eden Erdoğan’ın batılı dostlarıyla yaşadığı sıkıntı, ülkemizin varlık yokluk sorunu olarak gösterilmektedir. Ülkemizin asıl sorunu emperyalizme bağımlılık ve bu bağımlılığın sonucu olan işbirlikçi iktidarlardır. Bir siyasi kimlik olarak Erdoğan’ın iktidarını sürdürmesi ile Türkiye’nin varlık yokluk meselesi bir ve aynı şey değildir. Tersine bugün bizzat AKP nedeniyle ve yanlış politikaları dolayısıyla ülkemiz emperyalist kuşatmanın tehdidi altında bulunmaktadır.
- Emperyalizm destekli, emek düşmanı ve gerici İslamcı siyasi güçler arasında, yani AKP ve FETÖ arasında yaşanan iktidar mücadelesinin kanlı hesaplaşmasının tarihi olan 15 Temmuz tarihi unutulmamalıdır. Ülkemiz, emperyalistlerin, gericilerin ve emek düşmanlarının kanlı hesaplaşmalarına ve darbelerine karşı mücadeleyle aydınlığa kavuşacaktır.
TÜRKİYE KOMÜNİST HAREKETİ15 Temmuz 2017