Bundan sekiz yıl önce gerici, piyasacı ve işbirlikçi sermaye iktidarına karşı ülkemiz tarihinin en kitlesel ayaklanması başlamıştı. Türkiye’nin dört bir yanını saran mücadele dalgası, bu topraklarda yaşayan tüm emekçilerin kurtuluş mücadelesinin en önemli halkası olarak tarihe geçmiştir.
Gezi direnişi, sermaye düzeninin emekçileri boyunduruğa almasına karşı bir duruştur.
Gezi direnişi, Türkiye’yi adım adım dinsel bir yönetime sürükleyen, laikliği tasfiye eden ve insanların yaşam tarzlarını gericilikle ezmeye çalışan AKP iktidarına karşı bir başkaldırıdır.
Gezi direnişi, bugün başkanlık sistemi ile tasfiye edilen Cumhuriyet’in kazanımlarının ortadan kaldırılmasına son vermeyi amaçlayan cumhuriyetçi bir ayaklanmadır.
Gezi direnişi bir emekçi halk direnişidir. Faşizme ve emperyalizme karşıdır. Arkasında emperyalistleri ve onların işbirlikçilerini aramak beyhudedir. Tersine, Haziran direnişine bakarsanız yurtseverliği ve emperyalizme karşı duruşu görürsünüz.
Gezi direnişi özgürlükçülüktür ancak bu direniş liberalizme kurban olmamıştır. Büyük halk direnişini, o dönem dünya üzerinde popüler olan “işgal et” tarzı eylemlere indirgemeye ve direnişi depolitize etmeye çalışanları bir kenara koyun. Gezi direnişi bunun tam tersi bir yöne gitmiş, halk siyasallaşmış, gerici işbirlikçi hükümetin istifası talebi ülkenin tüm meydanlarını inletmiştir.
Bugün Gezi direnişinin talepleri ve hedefleri hala günceldir.
Ülkemiz emekçilerinin ekonomik krizin pençesinden kurtulmasının da, başkanlık adı altında tek adam rejiminin yarattığı tasalluttun yırtılıp atılmasının da, gerçek laikliğin tesis edilmesinin ve özgürlüklerin kazanılmasının da yolu çok açık bir şekilde Gezi direnişiyle başladığımız işi bitirmekten geçmektedir.
Türkiye’nin değiştiği söylenirken nedense ülkede çete düzeni, mafya sistemi, sömürü ve gericilik sabit kalmakta, hatta daha da köklü hale gelmektedir. Nedeni ise bellidir: Tam bir çete düzeni halini almış olan başkanlık rejimi.
Eğer ki, Gezi direnişi anılarda kalmayacaksa daha yapacak çok işimiz, yürüyecek yolumuz var anlamına gelmektedir.
Gezi`de yitirdiğimiz sekiz canımıza verdiğimiz sözü tutacağız. Başladığımız işi bitireceğiz. Bundan sekiz yıl önce baskıya ve gericiliğe karşı ayağa kalkan emekçi halkımıza ise çağrımız açıktır: Gelin güç verin, bu çete düzenini yıkalım, emekçilerin iktidarını kuralım!