Lozan Değil ABD Karşıya Alınmalıdır!  AMERİKAN BARIŞINDAN ÇÖZÜM, İSTİBDAT REJİMİNDEN DEMOKRASİ ÇIKMAZ!

Lozan Değil ABD Karşıya Alınmalıdır! AMERİKAN BARIŞINDAN ÇÖZÜM, İSTİBDAT REJİMİNDEN DEMOKRASİ ÇIKMAZ!

Genel Merkez Yazar: Genel Merkez -May 13, 2025 0 Views

MHP genel başkanı Bahçeli tarafından gündeme getirilen ve “Terörsüz Türkiye” adıyla kamuoyunda bilinen “Kürt sorununda yeni çözüm süreci” bugün itibariyle PKK tarafından yapılan fesih açıklamasıyla yeni bir aşamaya gelmiştir.

Kürt sorununda çözümün önünün açılması ve yıllardır süren çatışma ortamının son bulması açısından silahların susması ve şiddet siyasetinin bitmesi ülkemiz açısından elbette önemlidir.

Ancak, yaşanan süreci, ülkede demokratikleşmeye tekabül eden bir gelişme olarak görmediğimizi daha önce ifade etmiştik. Gerici AKP ve faşist MHP’nin kurduğu istibdat rejimi sürerken demokratik bir sürecin açılmayacağı açıktır. Batıda diktatörlük varken, doğuda demokrasi beklemek eşyanın tabiatına aykırıdır.

AKP, MHP ve DEM Parti tarafından kamuoyundan saklanan “yeni çözüm sürecinin” kapısı aralandıkça, yürütülen pazarlığın başlıkları netleşmektedir. 1923 Cumhuriyeti’nin temel paradigmalarının ve özelde Lozan’ın hedefe konması, kamuoyuna sunulanın çok ötesinde bir çerçevenin açıkça ortaya çıkması bakımından manidardır. Yine aynı şekilde ve bağlantılı bir biçimde 1924 Anayasası öncesine atıfla hedeflenen anayasa değişikliği “gündemi” de ortaya çıkmıştır.

Bu süreç, aynı zamanda, Suriye’nin kuzeyinde Kürt devletinin tanınması karşılığında Türkiye’de silah bırakma pazarlığının daha ötesinde bir gerçekliği gözler önüne sermektedir.

PKK tarafından ilan edilen fesih metninde emperyalizme ve onun bölge planlarına tek bir atıf dahi yapılmaması sürecin temel dinamiğinin gizlenmesinin tercih edildiğini göstermektedir. Emperyalizmin ve Siyonizm’in çıkarları ile onunla uyumlu gerici istibdat rejiminin bekasının hedeflendiği bu süreç, AKP-MHP iktidarı ile Kürt siyasetinin emperyalizmle uyumlu ortaklığına işaret etmektedir.

Yine aynı şekilde kapitalizmi, emek sömürüsünü ve sömürücü sınıfları karşıya almadan “demokratik toplum sosyalizmi” söylemi “istibdat rejiminin” duvarlarına yazılabilecek bir slogandan başka bir anlama gelemez. Kapitalizme ve emperyalizme karşı kendini konumlandırmayan bir sosyalizm anlayışı olamaz. Kapitalizme entegrasyon anlamına gelen ve bunun politik düzlemdeki karşılığı olan “İkinci Cumhuriyet” rejiminde bir burjuva çözümün, sınıfsal bir sorun olarak Kürt sorununda yapısal bir çözüm olamayacağı bilinmelidir. 

Partimiz, silahların susmasından, ortak mücadeleden, Türk ve Kürt emekçilerinin ortak geleceğinden, Türkiye’nin birliğinden yanadır. Dolayısıyla, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş senedi olarak kabul edilen Lozan’ın ve 1924 Anayasası’nın referanslarının tartışmaya açılması çok tehlikelidir. Türkiye’nin bölünme dinamiklerini tetikleyecek her adımın karşısında duracağımız gibi geçmişte ve günümüzde sayısız kere ispatlandığı üzere, emperyalizmin bölgesel planlarının parçası olacak politik adımların bölge halklarının çıkarına olmayacağını bir kez daha hatırlatırız. 

Açıktır ki hedeflenen, iktidar cephesi tarafından gündeme getirilen “Türkiye Yüzyılı” söylemiyle sermayenin “yeni- işbirlikçi gerici rejiminin” yerleşmesidir. Ülkemizdeki bütün emekçilerin birliği ve kurtuluşu için tek gerçekçi seçenek, Cumhuriyet’in sosyalizmle taçlandırılmasıdır.

Paylaş

İlgili Yazılar