Ukrayna’daki gelişmeler ve bugün yaşanan savaş, ABD ve Avrupa Birliği’nin başını çektiği emperyalizmin yayılmacı, saldırgan ve provokatif siyasetinden bağımsız ele alınamaz. Bu gerçek ortaya konulmadan Ukrayna’da yaşanan gelişmelere yönelik her analiz ve tutum, başta ABD olmak üzere emperyalizmin saldırgan ve yayılmacı gerçek yüzünü örteceği gibi Ukrayna’daki Nazi yanlısı faşist darbe rejimini ve kendi ülke vatandaşlarına karşı 8 yıldır askeri güç kullanmasını aklamak anlamına gelecektir.
Bugün Ukrayna’da yaşanan savaşın sorumluları aranacaksa önce ABD emperyalizmine ve sonra Ukrayna’daki Nazi yanlısı faşist darbe iktidarına bakılmalıdır.
ABD emperyalizminin Doğu Avrupa’da adım adım egemenlik alanı kurduğu ve askeri üslerle Doğu Avrupa’ya yerleştiği gerçeği ile işbirlikçi rejimler üzerinden NATO’yu genişleterek Avrupa’yı istikrarsızlaştırma siyaseti açık olarak ortaya konmak zorundadır. Bir savunma örgütü olarak kurulduğu iddia edilen NATO’nun, Varşova Paktı ortadan kalkmasına rağmen kendini lağvetmemesi, tam tersine, ABD emperyalizminin askeri gücü olarak doğrudan Doğu Avrupa’ya yerleşmesi, emperyalizmin yayılmacı ve saldırgan siyasetinin somut kanıtıdır.
II. Dünya Savaşı sonrası kurulan dengenin bozulmasını en çok isteyen ve bu doğrultuda adımlarını -Yugoslavya’nın parçalanmasında, Irak ve Afganistan’ın işgalinde, Libya’nın bombalanmasında ve Suriye’nin yıkımında gördüğümüz gibi- hızlandıran ABD emperyalizminin kendisidir.
ABD emperyalizmi Avrupa Birliği’nin de desteğiyle Yugoslavya’yı parçaladıktan sonra eski Varşova Paktı üyesi ülkeleri tek tek NATO’ya dahil ederek, Doğu Avrupa’da kurduğu askeri üslerle savaşın zeminini döşemiştir. Rusya’yı çevrelemek için Kafkaslar’da, Orta Asya’da ve doğu Avrupa’da her türlü provokasyona imza atan ABD emperyalizmi, NATO genişlemesini sonuna kadar dayatmış, NATO üyeliğini hedeflediği Ukrayna’daki faşist ve işbirlikçi yönetim üzerinden planladığı savaş senaryosu aracılığıyla askeri varlığını Rus sınırlarına kadar getirmeyi planlamıştır. Bu savaşın baş sorumlusu ABD emperyalizmidir!
Bugünkü tablonun fitilini ateşleyen Ukrayna yönetimidir. 8 yıldır faşist ve Nazi yanlısı darbe hükümetine karşı “hayır” diyen ve faşist darbeye/rejime direnen Donbass bölgesi halkına yönelik Ukrayna rejiminin uyguladığı askeri güç, savaş ve katliamlar ne görmezden gelinebilir ne de meşru görülebilir.
Dün ABD emperyalizmi tarafından darbe sonucu iktidara getirilen Nazi yanlısı faşist iktidarın, ABD emperyalizminin kuklası bir yönetim olarak, bugün ABD’nin yönlendirmesi ve planları doğrultusunda Ukrayna’nın doğusuna yönelik ısrarla sürdürdüğü provokasyon ve saldırılar yaşanan gelişmelerin ana nedeni sayılmalıdır.
2014 ve 2015 yılındaki faşist darbeye “hayır” diyen Ukrayna’nın doğusundaki Donbass bölgesindeki Lugansk ve Donetsk’in özerkliğini tanıyan ve Minsk Anlaşması ile bunu onaylayan Ukrayna yönetimi, altına imza attığı Minsk Anlaşması’nı yok saymış, anlaşmayı uygulamak yerine askeri müdahaleyi seçmiş, katliamlar ve provokasyonlarla Rusya’ya karşı ABD emperyalizminin yayılmacı siyasetine zemin oluşturma yoluna gitmiştir.
Bu noktada, Ukrayna yönetiminin provokatif, NATO’ya girme heveslisi ve kendi yurttaşlarına dönük saldırgan tutumunun ve ABD emperyalizminin Rusya’yı askeri seçeneğe sürüklemek için sürdürdüğü siyasetin altı kalın bir şekilde çizilmelidir.
ABD emperyalizmi bir kez daha Avrupa’yı savaşın içine çekmiş, Rusya’yı Ukrayna aracılığıyla bir savaşla baş başa bırakmıştır. NATO ve ABD’nin “stratejik müttefikliği” herkes için bir kere daha ders olmalıdır. ABD emperyalizmi, ülkemizi Büyük Ortadoğu Projesi eş başkanlığı yalanıyla komşumuz Suriye’nin yıkımına ortak ederek düşmanlaştırdığı gibi, Ukrayna’da Nazi yanlılarını darbe ile iktidara taşıyarak ve Rusya’ya karşı kullanarak iki halkın düşmanlığının tarlasını sürmüştür!
Bugün savaşa karşı tutum, savaşın zemini döşeyen olguları ortaya koymak ve bu olgulara karşı mücadeleyle birlikte anlamlıdır!
Ukrayna`nın NATO üyeliği gündemden düşmeli, Ukraynalı emekçiler, Ukrayna ve Rus halklarını düşmanlaştıran ve ülkesini emperyalizmin çıkarları için savaşla yüz yüze bırakan Nazi artıklarından kurtulmalıdır.
2014 yılında özerkliği tanınan ama sonrasında Ukrayna’daki faşist yönetim tarafından saldırılara uğrayan, dağılmış anayasal düzen üzerine faşist rejime ve emperyalist provokasyonlara karşı bağımsızlıklarını ilan etmiş olan ve büyük çoğunluğu Ruslardan oluşan Donetsk ve Lugansk başta olmak üzere bölge halkının iradesine saygı duyulmalıdır.
ABD emperyalizminin NATO üzerinden açtığı Doğu Avrupa’daki bütün askeri üsleri kapatılmalı, NATO’nun genişleme çabalarının durduğu açıklanmalıdır.
SSCB’nin dağılmasından sonra Sovyet mirasının üzerine oturan ve kapitalist restorasyonun temsilcisi Putin iktidarının, kapitalist dünya sisteminin bir parçası haline gelme arzusu tekellerin çıkarlarını temsil eden emperyalizm gerçeğine çarpmıştır. SSCB’nin mirası üzerine oturarak daha önce emperyalist sistemin parçası olmak isteyen Putin iktidarının bugün emperyalist kuşatmaya ve provokasyonlara karşı verdiği ulusal tepki, milliyetçi bir yayılmacı siyasete dönüşmeden, askeri operasyon ilan edildiği gibi en kısa sürede bitirilmelidir. Putin iktidarının bugün Rus milliyetçiliği üzerinden yayılmacı bir siyasete yönelmesi, savaşı daha da körükleyecektir. Ukrayna’nın işgaline vardırılacak bir savaş, NATO’ya ve emperyalist ABD’ye yeni provokasyon imkânı oluşturacağı gibi mevcut durumu daha da derinleştirecek bir tehlikeyi barındırmaktadır.
Ukraynalı ve Rus emekçiler kardeştir. Buradan hareketle Ukrayna ve Rus işçi sınıfları savaşa karşı anti-emperyalist mücadeleyi, SSCB döneminde 70 yıldan uzun bir süre devam eden barışı yeniden tesis etmek için kendi ülkelerindeki sermaye egemenliğine karşı mücadeleyi yükseltmelidir. Tersi durumda ise geçmişte ve bugün yaşandığı gibi gelecekte de benzeri tabloların yaşanması kaçınılmaz olacaktır.
Geçmişten bugüne, NATO’nun ve emperyalizmin ileri jandarma karakolu olarak misyon biçilen ülkemizden emperyalizm tarafından daha fazlası istenecektir. Böylesi bir ortamda, ülkemiz savaşın parçası haline gelmemeli ve savaşı körükleyecek bütün adımlardan uzak durmalıdır.
Ülkemiz açısından Ukrayna gündemi üzerinden ortaya çıkan savaş tablosunda yapılması gerekenler şunlardır: NATO’nun ve ABD’nin kullanımına verilen ülkemizdeki üslerin faaliyetleri derhal durdurulmalı, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin açık hükümlerinin ihlaline ve ABD’nin NATO eliyle Karadeniz’e konuşlanmasına izin verilmemeli, ABD’nin savaş oyunlarının parçası olunmaması için NATO’dan çıkılmalı, Ukrayna’daki faşist iktidar ile yapılan silah ticaretine son verilmeli, ABD ile yapılan açık ve gizli askeri anlaşmalar feshedilmelidir.