0541 515 1920 | iletisim@tkh.org.tr

TKH Merkez Komitesi toplandı "Kahrolsun İstibdat, Yaşasın Cumhuriyet"
TKH Merkez Komitesi toplandı "Kahrolsun İstibdat, Yaşasın Cumhuriyet"

Türkiye Komünist Hareketi Merkez Komitesi son toplantısında bir dizi gündeme dair aşağıdaki kararları almıştır.

 

1-) Haziran Direnişi’nin yargılanması halk iradesinin yargılanması anlamına geldiği gibi aynı zamanda laikliğin, demokrasinin, Cumhuriyet’in ve hatta doğrudan halkın yargılanması ve mahkûm edilmesi anlamına gelmektedir.

Kamuoyunda Gezi Davası olarak bilinen Haziran Direnişi’nin yargılanması tarihi, hukuki ve siyasi olarak hiçbir meşruiyet dayanağına sahip değildir. Haziran Direnişi, milyonlarca yurttaşın katıldığı ve hukuksuzluğa, baskıya, gericileşmeye ve dayatmaya karşı laikliğin, Cumhuriyet’in ve yurttaşlık haklarının savunulduğu, Türkiye tarihinin en büyük toplumsal hareketidir. Haziran Direnişi’nin yargılanması halk iradesinin yargılanması anlamına geldiği gibi aynı zamanda laikliğin, demokrasinin, Cumhuriyet’in ve hatta doğrudan halkın yargılanması ve mahkûm edilmesi anlamına gelir. Gezi’nin yargılanması, bu anlamıyla, AKP eliyle kurulan yeni rejimin temel karakterinin istibdat olduğunu göstermesi bakımından manidardır. Bugün Gezi Davası olarak bilinen yargılama sürecinde verilen haksız, hukuksuz ve adaletsiz kararın Yargıtay tarafından onanması, AKP eliyle kurulan rejim tarafından verilen siyasi karardan başka bir şey değildir. Partimiz, istibdat rejiminin bütün yalan ve manipülasyonlarıyla tutuklanan Gezi Davası tutuklularıyla dayanışmasını sürdürecektir. Bu haksız ve hukuksuz kararın son ve adaletin yerini bulması için siyasal mücadelenin her alanda yükseltilmesi en önemli görevdir.

2-) Partimiz Türkiye Komünist Hareketi, Cumhuriyet’in 100. Yılını “Kahrolsun İstibdat, Yaşasın Cumhuriyet” diyerek karşılamaktadır.

Cumhuriyet’in 100. yılını; hedefi, ideolojisi ve siyaseti Cumhuriyet ile hesaplaşma üzerine kurulan AKP’nin iktidarında karşılıyoruz. 20 yılı aşan bir karşı-devrim süreciyle Cumhuriyet’in temel paradigmaları ortadan kaldırılmış, bütün kazanımları tek tek tasfiye edilmiş ve AKP eliyle bugün “yeni bir rejim” tesis edilmiştir. Başta laiklik, bağımsızlık, kamuculuk ve ulusal egemenlik olmak üzere Cumhuriyet’in bütün kazanımları bugün AKP eliyle ortadan kaldırılarak gerici, emperyalizme tam boy bağımlı ve doğrudan sermayenin çıplak diktatörlüğünü temsil eden rejim inşa edilmiştir. AKP eliyle kurulan rejim 1923 Cumhuriyeti’nin reddiyesidir. Cumhuriyet’ten geri, padişahlığa özenilen bir rejim inşa edilerek Türkiye geriye gitmiştir. Partimiz Türkiye Komünist Hareketi, Cumhuriyet’in 100. Yılını “Kahrolsun İstibdat, Yaşasın Cumhuriyet” bildirisiyle karşılayacak, 29 Ekim’de bir halk yürüyüşü düzenleyecektir. Bununla birlikte 14 Ekim günü tarihi Birinci Meclis önünde TKH Genel Başkanı kamuoyuna yönelik bir basın açıklaması gerçekleştirecektir.

3-)  Devrimci, sol bir odağın yaratılması ihtiyacı devam ediyor. Partimiz, Sosyalist Güç Birliği’nin önümüzdeki dönem yeni bir mücadele sürecine kendisini yenileyerek örgütlemesi ve aynı zamanda Sosyalist Güç Birliği’nin önümüzdeki yerel seçimleri de kapsayacak şekilde daha etkin bir mücadele odağı haline gelmesi için üzerine düşen sorumluluğu yerine getirecektir.

Sermayeye, gericiliğe ve emperyalizme karşı emek, laiklik, bağımsızlık ve kamuculuk mücadelesinin ülkenin her alanında yükseltilmesi Türkiye sosyalist hareketinin önündeki en önemli görevlerdendir. Bugün sermayenin ve gericiliğin bütün saldırılarına karşı etkin bir mücadele yürütülmesi ve güçlü barikat örülmesi için sosyalist, devrimci ve sol güçlerin yan yana gelerek birleşik bir mücadele hattını örmesi seçimlerden önce olduğu gibi seçimlerden sonra da büyük bir ihtiyaçtır. AKP rejiminin her türlü haksız, hukuksuz ve baskıcı siyasetine, doğrudan emeğe yönelik saldırı programına ve laikliğin tasfiyesine yönelik anayasa değiştirme niyetine karşı sol bir mücadele hattı inşa edilmek zorundadır.

Bununla birlikte seçimlerden önce CHP’nin başını çektiği ve Millet İttifakı adıyla oluşturulan “sağa karşı sağ” siyasetinin başarısızlığı ve bugünkü tabloda etkisizliği açık olarak ortadadır. Düzen muhalefetinin, emekçi ve ilerici toplumsal güçler açısından seçenek olmadığı ve tersinden işlev gördüğü hem seçimlerde hem de seçim sonrası yaşanan süreçte net olarak görülmüştür.

Seçimlerden önce bu gerçeği ortaya koyarak kurulan Sosyalist Güç Birliği’nin önüne koyduğu hedeflere ulaştığını ya da misyonunu yerine getirebildiğini söylemek pek mümkün değildir. Sosyalist Güç Birliği, Türkiye’de sosyalist mücadele açısından ileri bir adım olmuş, şu ya da bu ölçüde belli bir siyasal temsiliyet üstlenmiş, ancak özellikle seçim sürecinde kendisinden beklenen başarıyı ise belirli nedenlerden dolayı gösterememiştir. Laiklik, anti-emperyalizm ve kamuculuğu kendisine ilke edinen Sosyalist Güç Birliği’nin temel amacı, solun bağımsız bir devrimci odağını ortaya koymak ve toplumda düzen karşıtı sol bir seçeneği oluşturmaktı. Ama cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Sosyalist Güç Birliği’ni oluşturan siyasal öznelerin kendi arasındaki politik farklılıklar, böylesi bir odağın şekillenmesine olanak vermemiştir. “Bağımsız bir siyasal odak” hedefi, bize göre düzen muhalefetinin yörüngesine girilen bir seçim pratiği yüzünden akamete uğradığı gibi “devrimci bir odak” olma misyonu da baştan yitirilmiştir. Tek başına yüzünü CHP’ye dönmek değil aynı zamanda HDP’nin de başını çektiği bir başka ittifak olan Emek ve Özgürlük İttifakı’na yönelik yaklaşım da Sosyalist Güç Birliği içindeki politik ayrımların bir başka somut örneği olmuştur.

Partimiz, ülkenin içinde bulunduğu koşullarda düzen karşıtı devrimci bir sol odağın yaratılması fikrinin bugün de içinde geçerli olduğunu düşünmektedir. Bu nedenle Partimiz, Sosyalist Güç Birliği’nin önümüzdeki dönem yeni bir mücadele sürecine kendisini yenileyerek örgütlemesi ve aynı zamanda Sosyalist Güç Birliği’nin önümüzdeki yerel seçimleri de kapsayacak şekilde daha etkin bir mücadele odağı haline gelmesi için üzerine düşen sorumluluğu yerine getirecektir. Sosyalist Güç Birliği’ni oluşturduğumuz dostlarımızla ortak bir mücadele cephesinin önümüzdeki dönemde de birlikte örülüp örülemeyeceği ise dostlarımızın kendi siyasi tercihleri olacaktır. Partimiz, daha önce SGB bileşeni olup ancak bugün SGB’den ayrıldığını ifade eden partilerin siyasi tercihlerine ise saygı duymaktadır.

4-) Sosyalist sola yerel seçimlere “bağımsız ortak adaylarla” girilmesi çağrısı

Partimiz, önümüzdeki yerel seçimlere de yukarıdaki yaklaşım doğrultusunda bakarken, sosyalist solun yerel seçimlere “bağımsız ortak adaylarla” girmesi çağrısı yapmaktadır. Bununla birlikte düzenin her iki kanadını temsil eden siyasal anlayışların karşısında sosyalist seçeneğin özellikle büyük şehir yerel yönetim seçimlerinde ortaya konulmasının önemli olduğunu vurgular.

Yaklaşan yerel seçimlere yönelik Partimiz Devrim Hareketi, DİP, EMEP, Sol Parti, SMF, TKP, TİP ve TÖP başta olmak üzere bir dizi parti ve kurumu ziyaret ederek istişarelerde bulunmuş, solun yerel seçimlerde güç birliği ve dayanışmasının zemini için adımlar atmıştır.

Yerel seçimlerde herhangi düzen siyasetine destek verilmeyeceğini daha önce ilan eden Partimiz, solun ortak tutum alamadığı koşulda, sosyalist dayanışmayı gözeterek belli yerelliklerde kendi adaylarını gösterecek ve yerel seçimlerde sosyalizmi temsil edecektir.

Bütün bunlarla birlikte Partimiz, yerel seçimlere yönelik kararını ve bunun detaylarını Parti Meclisi toplantısında şekillendirecektir.

5-) Parti yayınlarında yeni dönem: Yurtsever Gazetesi ve Yurtsever Haber Portalı  

Türkiye Komünist Hareketi’nin iki yayın organının bundan sonra “Yurtsever” adıyla çıkması karar altına alınmıştır. Partimizin günlük internet haber sitesi ve aylık merkezi siyasi yayın organının adları artık tekleşmiştir. Aylık gazetemiz Ekim’in ilk haftası yayın hayatına başlayacak, internet haber sitemiz de yeni yüzüyle devreye girecektir.

WhatsApp