İki yıl önce bugün Uzunköprü- Halkalı seferini yapan yolcu treni TekirdaÄŸ`ın Muratlı ile Çorlu ilçeleri arasında yer alan Sarılar Mahallesi mevkiinde ray altında meydana gelen göçük nedeniyle raydan çıktı. Katliam gibi kazada aralarında çocukların da olduÄŸu 25 yurttaşımız hayatını kaybetti. Kazanın hemen ardından yapılan açıklamalar ve kaza ile ilgili yürütülen hukuki süreç nasıl bir anlayışla karşı karşıya olduÄŸumuzu bir kez daha ortaya koymuÅŸtur.Â
Kazanın hemen ardından yapılan açıklamalarda aşırı yağış neticesinde böyle bir kazanın olası olduÄŸu kanısı oluÅŸturulmak istenmiÅŸ, ancak bütün manüplasyon çabalarına raÄŸmen, dava sürecinde toplanan veriler kazanın göz göre göre geldiÄŸini ortaya koymuÅŸtur.Â
Kazanın yaÅŸandığı gün meteorolojinin kayıt altına aldığı yağış miktarının öngörülebilir sınırlar içerisinde olduÄŸu, AKP iktidarının, hat üzerinde sürekli gözlem yapan, tren yolu güzergahı üzerinde görev yapan hat bekçilerinin istihdamına son vermesinin bakım ve denetimde zaafiyet yarattığı, gibi bir dizi bilimsel gerçek adeta kazaya davetiye çıkartıldığını gözler önüne sermiÅŸtir.Â
Kazadan sonra yürütülen soruşturma; TCDD yöneticilerinin ve Ulaştırma Bakanlığı`nın hızlıca aklanması, bütün sorumluluğun ise TCDD`de çalışan dört işçinin ihmali üzerine kurulmuştur.
Dava sürecinde ülkemizin en büyük üniversitelerinden bilirkiÅŸi talebine “yetkin kimse yok“ ÅŸeklinde yanıtlar verilmesi ayrıca manidardır.Â
Ülkemizde son on beÅŸ yılda meydana gelen ve pek çok yurttaşımızın yaÅŸamını yitirdiÄŸi tren kazaları tesadüf ya da kader olarak görülemez.Â
Ulaşımda kamucu anlayış yerine rantı, bilimsel yaklaşımlar yerine siyasi ÅŸovları koyan, yetki ve görevlendirmede liyakat yerine yandaÅŸlığı yeÄŸleyen, kar hırsıyla işçilerin iÅŸ yükünü arttıran AKP iktidarı son on beÅŸ yılda tren kazalarında kaybettiÄŸimiz yurttaÅŸlarımızın hesabını vermekle yükümlüdür.Â
Çorlu`da yaşanan öngörülemez bir kaza değil geliyorum diyen bir katliamdır. Tıpkı öncesinde Pamukova’da, sonrasında Ankara`da olduğu gibi. Başta Ulaştırma Bakanlığı ve TCDD yönetimi olmak üzere bütün sorumlular yargılanmalıdır.
Düzenin kar hırsına kurban edilen işçilerin, yurttaÅŸların, “”fıtrat ve kader”” diyerek yaÅŸamlarının yok sayılmasına izin verilmemelidir. Bizlerin canını hiçe sayan bu köhnemiÅŸ düzen deÄŸiÅŸmelidir.
Türkiye Komünist HareketiÂ