Ülke tarihinin en büyük emekçi halk hareketinden birisi olan Gezi'nin ardından 11 yıl geçti.
İktidarın ve sermaye düzeninin Türkiye'ye biçtiği gerici, baskıcı, yağmacı gömleğe karşı isyanın adı olan Gezi, emekçi halkın düşlerindeki ülkenin çok daha büyük ve gerçek olduğunu da göstermiştir. "Hükümet istifa" sloganı ile meydanları dolduran milyonlar, yalnızca Taksim Gezi Parkı'ndaki oldu bittiye yanıtın değil; eşit, özgür ve kardeşçe bir ülke arayışının da adresiydi.
31 Mayıs günü sokağa dökülenlerin attığı sloganlar, istibdat rejimi heveslilerine, emperyalizmin bölge politikalarına alet olanlara, sömürüyü mutlak görenlere karşı verilen bir yanıttır.
Gezi, Türkiye'nin bağımsızlığını, eşit, özgür ve laik bir ülkeyi arayanların ayağa kalkışıdır.
Gezi, emekçi halkın iradesinin sandıklardan, polis copundan, gaz bombaları ve TOMA'lardan daha büyük olduğunun kanıtıdır.
Gezi, özgür, eşit ve aydınlık bir dünyaya duyulan özlemin hiç bitmediğinin göstergesidir.
On bir yıl sonra Gezi'den korkusunu gösteren iktidar, kurduğu rejimin devamı için her türlü yola başvurmaya devam ediyor. Türkiye'nin en büyük emekçi halk hareketini "terörizmle" ve "yıkıcılıkla" suçlayanların, ülkenin başkentini "parsel parsel" FETÖ'ye satanlar olduğunu unutmadık. 21 yılda kurdukları gerici ve baskıcı rejim yaşasın diye bu ülkenin en onurlu hareketini karalamaya kalkanlar bilsinler ki; dün sokağa dökülen milyonların iradesi hala mevcuttur. Komünistler dün olduğu gibi "boyun eğmeyenlerin" iradesinin en ön safında, bu direnişin yanı başındadır.
On bir yıl önce başlayan arayış ve özlemler, bugün de devam ediyor. On bir yıl önce "başkanlık rejimi" ucubesini ülkenin başına getirmek isteyen anlayış, bugün de kendisini "mutlak" kılmak, istibdat rejiminin hukuksal güvencesini sağlamak için bir kez daha "karşımıza" çıkmış durumdadır.
On bir yıl önce "başkanlık rejimi" tartışmalarının karşısına barikat diken emekçi halkı, bu kez çok daha zorlu ve çetrefilli bir süreç beklemektedir. Dün gerici rejimi kurmak için FETÖ ile anlaşan AKP iktidarı, bu sefer tüm düzen partileri ile anlaşarak karşımıza yeni ucubeler çıkarmaya heveslenmektedir.
Bu hevesi boşa çıkarmak bu ülkenin tüm ilericilerinin, devrimcilerinin, yurtseverlerinin, emekçilerinin ve aydınlarının görevidir. Gezi'de hayatını yitiren Berkin'in, Ali İsmail'in, Ethem'in, Ahmet'in, Abdocan'ın, Mehmet'in, Hasan'ın ve Medeni'nin düşlerindeki ülkeyi kurmak bizim borcumuzdur.
Düşlerimizdeki özgür, bağımsız, aydınlık, sosyalist Türkiye'yi kurana dek Gezi'nin başladığı yürüyüşü sürdüreceğiz.