Dünyada reel sosyalizmin çözülüşünün ardından emekçi sınıfların kazanımlarına dönük saldırılar hız kesmedi. En temel yurttaÅŸlık hakları olarak kabul edilen kamu hizmetleri birer ticari faaliyete dönüştü. Sermaye sınıfının doymak bilmeyen kâr hırsı emekçilere iÅŸsizlik, yoksulluk, esnek ve güvencesiz çalışma, düşük ücretler olarak yansıdı.Â
Piyasacılığın tek geçer akçe kabul edildiÄŸi bütün bu dönem boyunca kadınların payına düşen ise daha fazla yoksulluk, daha yaygın güvencesiz çalışma ve gerici tahakküm oldu. Bugün dünyada ve ülkemizde kadınlar en temel haklarından mahrum bırakılıyor. Kadına yönelik ÅŸiddet artıyor. Cinsiyet ayrımcılığını körükleyen gerici politikalar kadın cinayetlerine adeta davetiye çıkarıyor.Â
Sosyalizmin çözülüşünün ardından emperyalizmin artan savaÅŸ politikaları nedeniyle milyonlarca kadın ve çocuk, göçmen, sığınmacı ya da mülteci olarak yaÅŸam mücadelesi veriyor.  Emperyalist ülkelerin, kadınların haklarına iliÅŸkin söylemleri riyakârlıktan öte deÄŸildir. Bu devletler bugün Filistin’de Ä°srail Devleti’nin katliamlarına sadece seyirci kalmıyor, aynı zamanda on binlerce kadın ve çocuÄŸun katledilmesine, yerinden sürülmesine ortak oluyor.Â
Dünyada yaÅŸanan bu dönüşümün bir uzantısı olarak ülkemizde AKP eliyle kurulan gerici rejim büyük bir tahribat yarattı, kadınların ikincilleÅŸtirildiÄŸi söylem ve politikaların önü açıldı. Kadınları sosyal yaÅŸamda, eÄŸitimde, üretim sürecinde görmeye tahammülü olmayan tarikat ve cemaatler baÅŸ tacı edildi, iktidar ortağı haline getirildi. Bu gerici örgütlenmelerin talebi doÄŸrultusunda kadına yönelik ÅŸiddetin önlenmesini düzenleyen Ä°stanbul SözleÅŸmesi bir gecede rafa kaldırıldı. Yetinmediler, ÅŸimdi de Medeni Kanun’u, 6284 sayılı kanunu tartışmaya açıyorlar, kadınların nafaka hakkına göz dikiyorlar. Temel yurttaÅŸlık haklarının ve kadınların özgürlüğünün güvencesi olan, anayasanın ve hukukun temelini oluÅŸturan laiklik ilkesi ayaklar altına alınıyor. AKP iktidarı tarikat ve cemaatlerden aldığı güçle seçimlerden sonra yeni anayasa yapmaya hazırlanıyor.Â
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı, kadınların hem çalışıp hem de ev içi rollerini aksatmayacak esnek ve uzaktan çalışma modellerini büyük bir müjde gibi sunuyor. Oysa esnek çalışma, uzaktan çalışma güvencesizlik ve ucuz iÅŸ gücü demektir.Â
AKP’nin bütün süslü laflarına karşın gerçekler gün gibi ortada. Patronlara teÅŸvik adı altında aktarılan yüklü kaynaklara raÄŸmen kadın istihdamı yüzde 30’larda kalmıştır. Öte yandan bakım hizmetleri ve ev içi roller kadınların asli iÅŸi olarak tanımlanmaya devam ediyor. Kadınlar ise her gün ÅŸiddete uÄŸruyor öldürülüyor.Â
Bütün bu tabloda kadınların mücadelesinin ve 8 Mart’ın dar kimlik siyasetine sıkıştırılması kabul edilemez. Bugün emperyalizmin savaş ve yıkım politikalarına dur demeden; sermayenin kâr hırsının, sömürü düzeninin karşısına dikilmeden ve gerici tahakküme meydan okumadan eşitlikten söz edilemez. 8 Mart’ın mirası ve geleneği tam da budur. 8 Mart’ın mirası kapitalizme ve emperyalizme meydan okuyan, ilk işçi devletini emekçi sınıflarla birlikte kuran sosyalist kadın hareketinin mücadelesidir. 8 Mart’ın mirası kadınların gerçek anlamda eşit ve özgür yaşadıkları bir düzenin, sosyalizmin inşasıdır. Bu mirasın izinde, kadınların kurtuluşu ve eşitliği için örgütlenen ilerici kadınların mücadelesi mücadelemizdir.
Emperyalistler, asalak patron sınıfı ve gericiler yenilecek, kadınlar kazanacak. Karanlığa meydan okuyan bütün ilerici, emekçi kadınların 8 Mart mücadele günü kutlu olsun.Â
YaÅŸasın kadınların eÅŸitlik, özgürlük ve laiklik mücadelesi.Â