0541 515 1920 | iletisim@tkh.org.tr

Rüşvete ve yolsuzluğa bulaşanlar ABD emperyalizmine karşı duramazlar!
Rüşvete ve yolsuzluğa bulaşanlar ABD emperyalizmine karşı duramazlar!
ABD’nin BOP eşbaşkanlığını yapanlar, ABD’nin FETÖ’sü ile beraber yürüyenler, Gümrük Birliği’ne, NATO’ya hayır demeyenler, Rüşvete ve yolsuzluğa bulaşanlar, ABD emperyalizmine karşı duramazlar!   ABD emperyalizmi, dünya kapitalizminin efendisi olarak egemenliği her alanda sürdürmek için bölgeler ve tek tek ülkeler bazında siyasi, askeri, ekonomik ve gizli müdahalelerinden asla vazgeçmiyor, bundan sonra da vazgeçmeyecektir. Emperyalizm, kendi çıkarı için terör, darbe, askeri müdahale gibi saldırgan politikalarını devreye soktuğu gibi boyunduruğu altına aldığı ülkeleri içerideki işbirlikçi sınıf, güçler ve yönetimler eliyle kontrol altında tutmaktadır. Emperyalizm, sosyalist sisteme karşı geçmişte İslamcı gerici siyasal güçleri kurdurmuş, beslemiş, korumuş ve yönlendirmişti. Bugün de yine bu cihatçı terör örgütleri üzerinden Ortadoğu’ya müdahale etmiş, büyük bir yıkımın yolunu döşemiştir. Emperyalizmin Ortadoğu planları kendileri açısından tam olarak hayata geçememiş, başta Suriye olmak üzere Ortadoğu halklarının direnişi ve bölgesel güçlerin devreye girmesi, bu planı akamete uğratmıştır. Ancak emperyalizm Ortadoğu’da istediğini almadan çıkmayacaktır. İran’ın kuşatılması, Ortadoğu enerji kaynaklarının tam kontrolü, İsrail’in çıkarları ve Ortadoğu’ya yerleşme emperyalizmin hedefi olarak varlığını sürdürmektedir. ABD emperyalizmi, cihatçı çeteler eliyle ve onların açtığı zemin üzerinden bir yandan yıkımı körüklerken diğer yandan yerleşmenin yolunu yapmak istemişti. Bugün ABD emperyalizmi Irak ve Suriye’nin kuzeyi üzerinden bölgeye yerleşmenin hesaplarını yapmaktadır. ABD emperyalizmi Büyük Ortadoğu Projesi adıyla planlarını hayata geçirmeye çalışmış, “ılımlı İslam” söylemi üzerinden kendisiyle uyumlu rejim değişikliklerini hedeflemiş, AKP iktidarının da dahil olduğu işbirlikçi bölge hükümetleriyle birlikte cihatçı çeteleri aparat olarak kullanmıştır. Bütün bu sürecin en kritik hamlesi ve önkoşulu ise Türkiye’de ılımlı İslamcılığın iktidara getirilmesi olmuş, Büyük Ortadoğu Projesi eş başkanlığı AKP iktidarına verilmiş, Erdoğan emperyalizm tarafından desteklenerek Sünni İslam Cephesi üzerinden emperyalist müdahalenin yolu yapılmıştı. ABD emperyalizmi, ülkemizi teslim alalı çok uzun zaman olmuştur. Ülkemiz ekonomik, askeri ve siyasal olarak ABD emperyalizmine bağımlı bir ülkedir. Ülkemiz toprakları ABD üsleri ile doludur. Ama en önemli üslerden birisi de Gülen Hareketi olarak kamuoyunda bilinen İslamcı siyasal örgütlenme olmuştur. Ülkemiz NATO üyesidir. Türk ordusu NATO’ya bağımlı kılınmıştır. Ülkemiz emperyalist-kapitalist dünya ekonomisine bağımlı bir ekonomidir. Sermaye sınıfı köküne kadar işbirlikçi bir sınıftır. Ülke ekonomisi, emperyalist tekellerin karlarına hizmet etmektedir. Ülkemizde AKP’sinden CHP’sine kadar sermaye partileri, NATO’ya, Avrupa Birliği’ne, Gümrük Birliği anlaşmasına hayır dememektedir. Bugün “milli ve yerli” söylemi üzerinden bu tarihsel gerçekleri unutmamız isteniyor. Ancak emekçi halkımız bugün yaşananların nasıl bir süreçten geçerek bugünlere geldiğini net bir biçimde hatırlamalıdır: AKP, ABD’nin ılımlı İslam projesinin çocuğudur. AKP, Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanlığını üstlenmek için iktidara getirilmiştir. AKP, Amerikan emperyalizminin ülkemizdeki en büyük aparatı olan FETÖ ile birlikte iktidar olmuştur. AKP, NATO’ya hayır dememektedir. AKP, sermaye sınıfının çıkarlarını koruyan bir sermaye partisi olarak emperyalist dünya sisteminin gereklerini yürütmektedir. AKP, Amerikan emperyalizmine borçludur, bu borcunu Ortadoğu’da ödemiştir, iktidarda kalmak için medet ummaya devam etmektedir. AKP, Amerikan emperyalizminin çıkarları için ülkemizin cumhuriyetçi değerlerini tasfiye ederek,1923 Cumhuriyeti’ni yıkarak ABD-FETÖ-AKP damgalı yeni bir rejim kurmuştur. Bu gerici, bağımlı ve sermaye yanlısı tablonun, tıpkı bütün dünya kapitalistlerinin yaptığı gibi rüşvet, yolsuzluk, kara para aklama, vergi kaçırma gibi pisliklerle bezendiği açık bir durumdur. Tek başına AKP’nin değil neredeyse sermaye sınıfının ve patronların hemen hemen hepsi bu kirli tablonun bir parçasıdır. Rüşvet, yolsuzluk, kara para aklama, vergi kaçırma bizzat kapitalist sistemin organik davranış biçimidir ve ülkemizde de AKP iktidarı tarafından aynen sürdürülmektedir. Ortaya çıkan belgeler ve bugün ABD emperyalizminde görülen davalarda ortaya saçılan pislikler bu açık tablonun sadece küçük bir kısmıdır. Emperyalizmin bu kanlı ve kirli dünyasında kurulan ilişkiler, bugün yeni pazarlıkların konusu olarak yeniden kurulmaya çalışılmaktadır. Sarraf davası bu yeni pazarlıkların ve yeniden kurulacak ilişkilerin kozlarından başka bir şey değildir. Sarraf davası, merkezinde emperyalist ABD’nin durduğu bir müdahale tezgahıdır ve AKP bu tezgahın aparatı haline gelmiştir. Çünkü, emperyalizmin Ortadoğu’da yerleşme planının ana unsuru haline gelen Suriye’nin kuzeyindeki gelişmeler, Türkiye sermaye devleti ile ABD emperyalizmi arasındaki temel gerilim noktası olarak görülmelidir. Emperyalizmin, İslamcılık üzerinden başlattığı saldırganlık politikasında yeni bir aşamaya gelinmiş, Suriye savaşında meşru Suriye hükümetinin galip çıkması yeni bir denge arayışını gündeme getirmiş, ABD emperyalizminin çıkarları ve hedefleri ile Türkiye sermaye devletinin durduğu yerdeki açı açılmış, AKP ve Erdoğan’a biçilen misyon da bu anlamıyla son bulmuştur. Emperyalizm, yerleşme planlarını Kürt kartı üzerinden şekillendirmeye çalışırken, bu planı hayata geçirmek için Türkiye’ye yönelik müdahalelerde bulunmaktadır. 15 Temmuz darbe girişimi ile bugün ABD’de görülen dava böyle bir anlam taşımaktadır. ABD’de görülen dava son kertede bir kapitalisti, kapitalist sistemin yargılamasından başka bir şey değildir. Ancak burada yapılmak istenen, Sarraf davasının emperyalist ABD’nin çıkarları doğrultusunda müdahale aracına dönüştürülmesidir. Bununla birlikte ve en az bunun kadar önemli olan ise, emperyalizme bu kozu verenin AKP’den başkası olmadığıdır. Rüşvet ve yolsuzluk AKP iktidarının boynuna asılan bir prangadır ve bu pranganın zincirleri bizzat patron ABD’nin elinde durmaktadır. ABD emperyalizmiyle gelenler hizaya çekilmek istenmektedir. Sarraf davası bunun en somut göstergesidir. Bu denklemden çıkacak olan, yeni bir düzlemde kurulacak yeni ilişkilerdir. Emperyalizm Ortadoğu’da yerleşme planlarını hayata geçirmek isteyecek, Türkiye sermaye düzeni ve AKP iktidarı, ABD emperyalizmi ile ilişkilerini yeniden tarif edecektir. Kaybettirilmek istenen ise ülkemiz ve bölgemiz olacaktır. Bu kavga emekçilerin kavgası değildir. Bu kavgadan emekçilerin kurtuluşu ve ülkemizin çıkarı çıkmaz. Ya AKP gericiliğine ve yolsuzluğuna mahkum olmak ya da emperyalizme teslimiyet ülkemizin kaderi değildir. Kırk satır mı kırk katır mı gibi ülkemizi cendereye sokan bu tablo bir bütün olarak karşıya alınmalıdır. Ülkemizin çıkarı ve AKP’nin çıkarları net olarak ayrılmalıdır. Yıllardır ABD desteği ile, emperyalizmin Ilımlı İslam projesinin bizzat örneği olarak, Büyük Ortadoğu Projesi’nin eşbaşkanlığını üstlenerek, ABD’nin ülkemizdeki en büyük aparatı olan FETÖ ile kol kola girerek, 1923 Cumhuriyeti’ni yıkıp gerici bir rejim getirenlerin emperyalizme karşı “milli ve yerli” bir duruş sergileyecekleri büyük bir kandırmacıdır. Emperyalist ABD’nin İran’a yönelik ambargo kararının AKP iktidarı tarafından delinmesinin cezalandırılması olarak da görülecek Sarraf davasının gösterdiği başka bir gerçek ise emperyalizmin koyduğu kuralların yine bu işbirlikçi kapitalistler tarafından delinmesi, buradan sağlanan kişisel çıkarlar, rüşvet ve yolsuzluk gerçeğidir. AKP iktidarının, vergileri artırarak emekçilerin cebine daha fazla elini sokup altını ve dövizi bozdurun çağrıları yaparken yurt dışındaki vergi cennetlerine milyon dolarla ifade edilen kişisel paralarını transfer etmesi, somut bir gerçek olarak karşımızdadır. Emekçilerden asgari ücret konusunda fedakarlık isteyen bu zihniyet, kişisel ihtirasları için milyon dolarları, avroları rüşvet olarak almakta sorun görmemektedir. Tek bayrak, tek millet, tek vatan, tek devlet diyerek Sarraf gibi bir dolandırıcıyı Türk bayrağının altına oturtup sahip çıkan AKP, şimdi timsah gözyaşları dökmektedir. Mızrak çuvala sığmamaktadır. Halkımız gerçekleri net olarak görmelidir. AKP rüşvet ve yolsuzluğa batmış gerici bir burjuva siyasal harekettir. ABD, Ortadoğu’da çıkarları için emperyalist emellerinden vazgeçmeyecek, her türlü kozu gündeme getirecektir. Ülkemiz, emperyalizmin boyunduruğunda, NATO üyeliği ile, sermaye sınıfı ile, FETÖ ve AKP ile teslim alınmıştır. Bu gerilim ve didişmeden emekçilerin çıkarı, emperyalizmden kopuş ve bağımsızlık, rüşvet ve yolsuzluktan arınma ve AKP tarafından kurulan bu rejimden kurtulmak çıkmaz. Emperyalizm, FETÖ, AKP ve sermaye ülkemizin ve emekçilerin en büyük düşmanlarıdır! Bu gerilimden medet ummak ya da AKP’den milli ve yerli beklenti içinde olmak emekçi halkımızın yapacağı en büyük hatadır. Ülkemizin çıkarı ve kurtuluşu emekçilerin kaderlerini ellerine almasıyla mümkündür. Halkımızı emperyalizme, rüşvet ve yolsuzluk batağında batan AKP’ye, gericiliğe karşı topyekün mücadele etmeye ve bu doğrultuda örgütlenmeye çağırıyoruz. Emperyalizme karşı mücadele yükseltilmelidir. NATO’dan çıkılmalı, Gümrük Birliği anlaşması iptal edilmelidir. Emperyalizmin taşeronu FETÖ’ye karşı gerçek bir mücadele verilmelidir. Emperyalizmin, Ortadoğu’ya yerleşmesine zemin hazırlayan ve bugün emperyalist müdahaleye “araç” olan işbirlikçi AKP’ye karşı mücadele büyütülmelidir. Rüşvet ve yolsuzluk batağına batanlardan hesap sorulmalıdır. Ülkemizin çıkarı, AKP’nin çıkarı değildir. Ülkemizin çıkarı emperyalizmden ve emperyalizmin isteği doğrultusunda Ortadoğu’da büyük yıkıma yol açan gerici, rüşvetçi ve patron partisi AKP’den kurtulmaktır. Bu tablodan tek çıkış, emekçilerin bağımsız, laik yeni bir cumhuriyetini kurmaktır.   TÜRKİYE KOMÜNİST HAREKETİ 2 Aralık 2017
WhatsApp